1. Ölüm konsepti üzerine düşündükçe, sosyal medyadan ya da internetten gory fotoğraflar gördükçe bakış açımın ve korkumun değiştiği şey.

    Liseye kadar ben fen dersi almış olsam da içimizde upuzun kablolar geçtiğinin, içinde kırmızı bir sıvının aktığının, aralarda sert ve esnek yapıların lifimsi şeylerle bağlandığının farkında değilmişim onu farkettim.

    İsmini hatırlayamadığım bir NBA oyuncusu ribaunda çıkarken yamuk basıp diz kapağının altından bacağını kağıt gibi katlayan o mühim kazayı yaşayınca farkettim ilk sefer hatırladığım kadarıyla.

    O kemiğin açık açık gözükmesi bende nasıl bir travma yarattıysa (köşesindeki takım arkadaşları ve seyircilere yaptığı gibi) unutamamıştım o görüntüyü.

    Ama merakımı da cezbettiği için bir yandan da duramıyordum, internette açık yaralara, gore fotoğraflara, otopsi resimlerine ve videolarına, ameliyat görüntülerine bakıyordum.

    Ve tiksindim doğal olarak ama bir yandan da buna kendimi hazır etmek için maruz bırakıyordum.

    Sonrasında lise bitti mezuna kaldım. O sene siyasi olarak çok hareketli bir seneydi ve kış zamanları o IŞİD patlamaları olmuştu Ankara'da ve başka yerlerde.

    Haber kanalları ne kadar sansürlemeye çalışsa da yerdeki et parçalarını bir kör bile görebilirdi. Zaten internette yine sansürsüz halleri de vardı.

    Yurtta tavuk dönerden ve tavuktan tiksinmiş bana çok mide bulandırıcı gelip ikinci tetiklemeye yapmıştı bu olay.

    Hem ne kadar iğrenç olduğumuzu hem de ölümün ne kadar dibimizde olduğunu ve acizliğimizi falan düşünüyordum.

    Bu arada günlük hayatta ise agresif tavırlar ile "Onu keserim, bunu doğrarım. " diyordum ama aslında emin değildim bundan.

    Bi keresinde rüyamda bizim köyü görmüştüm. Ama her rüyada olduğu gibi köy tam olarak bildiğim halinde değildi. Benim zombili rüyalarım meşhurdur. Bu sefer de öyle bir rüya gördüğümü anladım ama bu sefer karşıdan gelen yürüyen cesetlerden birisi rahmetli dedemdi.

    Yakın çekim hem de tanıdık bir simanın ceset halini görmek hem üzücü ve trajik hem de dehşet verici şekilde gerçek ve korkutucuydu.

    Beynim çok garip rüyalar gördürüyor bana evet. Ve en son dün sabah saatlerinde yaklaşık Manisa'ya varmışken otobüste, bir soğukluk vurdu. Oralarda hafiften çiseliyormuş hava sanırsam.

    O ürpertiden midir nedir, yarı baygın otobüste uyuyan ben çok garip rüya-hayal arası şeyler gördüm.

    Otobüs yeşillik yerlerden geçiyordu yine ve birden otobüste çığlıklar başlıyordu. Tarla gibi bir yerin kenarında üniformalı bir ceset vardı. O kim, nasıl öldü, ne kadar şanssız vs derken uyanmıştım.

    Sanırım pastoral ortam ile parçalanmış insan bedeni bana ürperti veren bir şey. Hem natural geliyor böyle hem de korkutucu.

    Şehir atmosferinde ise insan bedeni bambaşka bir korku. Bir şeyler ters gidiyor, bu burada olmamalı hissi geliyor.

    En metropol bir şehirde dahi yerde kuş ölüsü, fare ölüsü görünce olan hissi insan gördüğünüzde ona çıkarın mesela.

    Bu da geçen yaz Bağcılar'da annesinin kafasını kesen ruh hastasının sansürsüz görüntüsü ile tetiklendi bende yine sanırsam. O görüntü hala aklımdan çıkmıyor.

    Ölüm ve cesetler ile niye böyle haşır neşirim onu da bilmiyorum ama kesinlikle birilerini öldürmek, canlı dokular ile uğraşmak benlik değil ve zor. Doktorları, askerleri, polisleri, otopsi uzmanlarını vs kutluyorum bu açıdan. Ben yapamazdım, psikolojim bozulurdu.

    Birçok konuda en acı gerçek en tatlı yalandan yeğdir felsefesine sahibim ama ben bu dünyada acımasızca öldürülen, ölen canlıların varlığını unutarak yaşamayı tercih ediyorum.

    Yediğim tavuğun bir banttan dönen bıçak pervanesine düşüp pat diye kafasının kopmasını, yediğim dananın boğazına saplanan bıçağı hatırlamak, düşünmek ve bilmek istemiyorum.

    Hayat bazen görmezden gelerek yaşanıyor aksi takdirde mümkün değil sanırım bunu başarmak hassas bir bünye iseniz.

    Not: Veganlar ve vejetaryenler lütfen dadanmayın.
    #285967 mylipsyourlipsapocalypse | 2 yıl önce (  2 yıl önce)
    4genel terim