1. Hala henüz resmileşmemiş ama ysk'nin çalışmalarına başladığı seçimin tahmini tarihi. Erdoğan'ın 10 mart'ta açıklaması bekleniyor. Bu girdinin esas konusuysa son birkaç günde gerçekleşen olaylar. Hangi başlığa yazacağımı bilemedim o yüzden buraya yazıyorum. Gerçekleşen çalkantılar hepinizin malumu (meral akşener'in çıkışı, aday açıklama durumu vs.) O yüzden olayi pek de tanıtmadan kendi görüşlerimi yazmak istiyorum.

    Meral akşener'in yaptığı çıkışın iki tane yanlış kısmı vardı bana kalırsa. Birincisi tarihi ikincisiyse imamoğlu'na ve yavaş'a çağrı yapmasıydı. Bu çıkışın tarihi yanlıştı çünkü seçime iki ay kalmışken yapılan bu çıkış başka bir zaman yapılsa çok daha yararlı olabilecekken şu an pek de işe yarar mı emin değilim. Ayrıca kılıçdaroğlu'nun aday olma sevdası olduğunu benim gibi sade vatandaş bile bir senedir biliyorken akşener'in bu çıkışı bu kadar bekletmesini çeşitli sebeplerle anlayabilirim ama doğru bulmuyorum.

    İmamoğlu'na ve yavaş'a yaptığı çağrıysa tam bir facia. Başka bir partinin üyesi olan iki belediye başkanına böyle seslenmesi, kendi siyasi hayatının yanında, bu başkanların siyasi hayatına bir problem sokmasına sebep oldu. İmamoğlu veya yavaş şu anda bu çağrıya cevap verirlerse bir kısım insanı karşılarına alacaklar. Eğer cevap vermezlerse yine bir hizibi karşılarına alacaklar. Zaten bu iki potansiyel adaya da yeterince saldırılıyorken onları böyle bir polemiğe atmak gerçekten bana saçma geliyor. Ayrıca chp'nin kendi işine karışması da çok büyük bir moronluk bana kalırsa.

    Kemal kılıçdaroğlu da masum değil yalnız, bunu söylemeliyim. Meral akşener yaptığı açıklamada bilimsel ve iktisadi bir yöntem kullandıklarını söyledi ama buna rağmen çalışmalarına kulak asılmadığını, altı partinin ortak anket çalışması yapması fikrineyse şiddetle karşı çıkıldığını ekledi. İşte burada kemal kılıçdaroğlu haksızdır. Bilimden uzak kalmak, matematiği hiçe saymak çok büyük bir problemdir. Ayrıca kendisinin adaylık sevdası da en az meral akşener'in çıkışı kadar muhalefeti "bölen" bir durumdur. O yüzden tüm "bölücü" yaftasını -bu lafı hic sevmem kullanan herkes bana portatif tayyipcikler gibi geliyor- akşener'e yapıştırmıyorum ben. Ayrıca kendisine demokrat diyenlerin de demokrasiden hiç haberi olmadığını düşünüyorum. Winston churchill bile partisinin basında 15 yıl kalmışken -ki churchill'in bu kadar uzun kalmasının sebebi de ikinci umumi harptir, onun dışında bu kadar uzun kalan biri neredeyse yok.- kendisinin 13 senedir chp'nin başında olması bana hiç demokratik gelmiyor. Bir insanın 13 sene bir koltukta oturup kendine demokrat demesi nereden baksanız tutarsızlıktır, aynı erdoğan'ın durumu gibi. Kendisinin türkiye'ye bir "demokrasi dersi vermesi" gibi bir durumsa bence yoktur çünkü demokrasi halkın iradesini dinlemektir, anketleri susturmak değildir. Burada bir çeşit hoşgörü ikilemi çıkıyor ortaya. Demokrasi için demokratik olmamak kabul edilebilir mi?

    Kısacası bu olayın özünde (istatistik biliminin dikkate alınması) meral akşener haklıdır ama bu çıkışı basiretsizce, zamansızca ve yanlış şekilde yapmıştır. Muhtemelen erdoğan'ın karşısına da kılıçdaroğlu çıkacaktır ve seçim ikinci tura kalacaktır. Ikinci turuysa hdp'nin, anti-kılıçdaroğlu tayfanın ve ilk turda sandığa gitmeyenlerin tutumları belirleyecektir. O yüzden o konuda bir fikrim yok ne olacağına dair. Umarım hepimiz tayyip'in gitmesi gerektiği konusunda hemfikir oluruz. Sonumuz Buridan'ın eşeğine benzemez inşallah.
    #284715 kayser sose | 2 yıl önce
    0seçim