artık ergenlikten çıkmış neredeyse üniversite çağına gelmiş bi genç olmuştum... tek kanallı dönemdeki pazar sabahı ritüeli 7den 77ye artık takip edilmemekle birlikte yeni kanalında (ismi de değişmişti) arada rastlanırsa bi’ 10 dakika çocukluk dönemi yadedilmeden geçilmiyordu... ama yine de barış manço o zamana kadarki bütün dönemlerimde bir şekilde iz bırakmıştı...
bir sabah uyandığımda barış manço öldü dediler... sabah mahmurluğunun etkisiyle yavan bir “hadi ya... nasıl olmuş?” gibi bir sorudan ötesi çıkmadı ağzımdan... sonrası haberlerden öğrenildi...
sömestr tatili olduğu için her zamanki gibi bir istanbul yolculuğu hazırlığı da tüm süratiyle devam ediyordu ve bir saat sonra yollardaydık artık maaile... yol boyunca radyolarda barış manço şarkıları çalıyordu ve her çalan şarkıda geçmişten bir parça hatırlıyordu aile üyeleri (annem özellikle unutamadım şarkısını ne kadar cok sevdiğini defalarca dile getiriyordu)...
yeni eve taşınılmıştı ve ev eşyaları almak için modeko denilen ve hayatımda bir daha gitmediğim mekanda mobilyacıları dolasırken bir mağazada, satıcı dahil dükkandaki herkesin gözü tvde barış manço’nun evinden yapılan canlı yayına takılmıştı... yayın bitince de yine aynı kişiler birbirlerine bakıp barış manço hakkında iyi şeyler söyleyip güne devam etmişlerdi...
akşam aile büyüklerinin evinde buluşulmuş, kalabalık aile yemeğine oturulmuştu ki atv’de haberler başladı... ali kırca ekranda görünmeden önce ali yazar veli bozar’ın rengi solmuş bir klibini koymuşlardı... şarkının sonuna doğru;
barış yolun sonunda yürü demek boşuna hayat duruyor dostlar ben durmuşum çok mu yaşam bitiyor dostlar ben bitmişim çok mu
dizeleriyle birlikte kendimi kaybedercesine ağlarken bulmuştum kendimi... elimde olmadan masanın ortasında ağlıyordum... anne, baba, kardeş kuzen, dede, anane vs demeden, yanımda kimlerin olduguna aldırmaksızın olabilecek en içten şekilde kalbimin acıyışını hissediyordum...
barış manço’yu her tv, internet ve radyoda gördüğümde/duyduğumda aynı üzüntüyü hissediyorum... o gün durduramadığım gözyaşları bugün halen daha akıyor... kendisi öldü ama aradan geçen 10 sene boyunca halen daha, artık o kadar kısa sayılamayacak yaşantımda, iz bırakmaya devam etti...