1. anı; samimiyet ve plansızlık gerektirir.
    mesela insanın gün doğumunu izlediği pencere kenarı en afilisinden bir anıdır. ya da şaire göre çöküp peynir ekmek yediği taş bir anıdır. yani anın, anı oluşu kendiliğindendir. modern zamanların anı biriktiricilerinin catering firmalarına hazırlattığı bir organizasyonla yapılan evlilik teklifi asla anı olamayacak nitelikte komik ve kıymetsizdir -nacizane fikrim-. biriktirmek her türlü çirkin bir kelimedir, anı gibi masum bir kelimenin ardına konmuş olsa da tutkuyu beraberinde getirir ki, tutku insanı tutuklar.
    anı, hiç bilmediğim bir şehirde, yağmur altında ıslanmış ve üşümüşken, elişi incik boncuk satan bir amcanın tezgahının arkasında ikram ettiği, tanımadığım dost yüzlü otuz kişiyle yudumlanmış bir bardak çaydı dün benim için. işte o an herkes tüm o insan olmanın getirdiği kötüye eğilimden uzak, üşürken, ıslakken, avuçlarının arasında tuttuğu çay sıcacıkken, gün batarken, zıtlıklar birbiri içinde mündemiçken öyle güzeldi ki.. dedim ki kendi kendime, bu anı unutma cemaziyelevvel. bu çayın tadını, bu üşümeyi, bu güven hissini, bu kuş olup omuzuna konmuş huzuru, yüzüne davetsizce gelip oturmuş o tebessümü unutma. işte anılar böyle küçük küçük, ama büyük şeylerdir..
    #282278 somrero | 2 yıl önce
    0anket