geçen hafta izleyip bitirdiğim yoklukta gideri vardan bir tık yukarıda bir dizi.
gözümde diziye puan kaybettiren bazı şeyleri yazayım şuraya. karanlık. sekiz bölümün sekizi de çok karanlık. kostümler ve mekan tasarımında da pek canlı renkler olmadığı için genel atmosfer haddinden fazla kasvetli. dizinin olayı o derseniz bir şey demem ama adı dark olan bir diziden daha karanlık olması da tuhaf yani. tekneden görünen okyanus manzarasında dalgalar halay çekerken çoğu zaman güvertedeki oyuncuların saç telleri bile kıpırdamıyor. bu da aşırı yapay bir durum izlenimi yaratıyor. gemi avrupa'dan amerikaya yolculuk yapan bir gemi. üst katta seyahat eden varlıklı yolcular var, altta bir daha dönmemek üzere amerika yolunu tutmuş fakir göçmenler. 72 milletten yolcu her biri kendi dilini konuşuyor. altyazılı izlerken sürekli lisan değişmesi kulağı zorluyor. birdenbire bir hikayenin orta yerine düştük, kim neden o gemide pek de bilmiyoruz. ilerledikçe verdikleri flash backler de merak gidermedi. sonunu derli toplu bitirdi ama beklenmedik bir plot twist de görmedik. vay anasını sayın seyirciler dedirtmedi. diziyi izlenir kılan şeylere gelince: aslında öyle bir karakter olmadığı halde çok itici görünen küçük çocuk dışında oyuncu seçimi iyi, oyunculuklar iyi. kostümler vasatın üstünde, kamaraların iç mekan dekorasyonu dönemsellik açısından oldukça başarılı. anlatılan öyküde tutarsızlık ve mantık hatası yok.