yok emekli ikramiyesi almaya geldi, yok ilk haftadan patlar, yok sekizinci hafta kovulur, yok o yok bu derken avrupa'nın elit hocalarından birisi nasıl türk futboluna katkı sağların parmakla gösterilecek en doğru örneği adam. benim için şu saatten sonra şampiyon olsun, olmasın, zerre önemi yok. yeter ki fenerbahçe'de kalsın, futbol'un obradovicliğini yapmaya devam etsin.
adam takımın başında 22 tane maça çıktı. hiçbir maçtan sonra da hiçbir sonuçla ilgili ne mazeret üretti, ne de böbürlendi. adam farklı yendiği maçlardan sonra bile evet kazandık ama şöyle eksiklerimiz vardı dedi. rakibi açık ara yenerken yapılan her pasta "oley, oley" diyen taraftara bunun doğru olmadığını anlattı. altay hatalı gol yedikten sonra öne geçince altay'a koşan futbolculara altay'ı hedef gösterdikleri için kızdı. açık ara öndeyken yapılan en ufak hataya bile saha kenarında deli oldu. hiçbir zaman bir ya da bir kaç oyuncuya bağlı bir taktikle oynamadı. hiçbir zaman benim oyunum bu, kadrom da bu, rakip bana önlem alsın demedi. takımı ligin en çok koşan takımlarından biri olsa bile hiçbir maç sonunda biz şu kadar koştuk demedi. altay ıslıklandığında tarihin en unutulmaz raconlarından birini kesti. altay'a edilen laf bana edilmiştir dedi. istemiyorsanuz giderim. dayı bir sürü futbolcuyu yeri geldi kesti, yeri geldi oynattı, elbette oynamayan mutsuzdur ama buna rağmen birliği ve beraberliği formayı adaletli dağıtarak olsa gerek, korudu. sanki yıllardır bu ülkedeymiş gibi ülke futbolunun avrupa puanı hakkında yapılması gerekenleri anlattı. ben avrupa maçına rotasyonla çıkarım sikmişim avrupa'yı, ben şampiyon olmaya geldim demedi. oynadığı her kulvarda, oynadığı her maçta, her dakika, yapılması gerekeni yaptı. yani ne bileyim konya maçında valencia atıldığında ellerini iki yana açıp böyle kırmızı kart mı olur hakem demek yerine hemen eline taktik tahtasını alıp duruma karşı yapılması gereken hamleleri planladı. öne geçtiği maçlarda bile skoru korumayı değil, arttırmayı hedefleyen değişiklikler yaptı. 20 yıl önceki fenerbahçemin unuttuğu kimliğine uygun bir futbol oynattı ve oynatmaya devam ediyor.
şu saatten sonra şampiyon olsa ne olmasa ne. elbet olmasını dilerim, ama benim nazarımda, takip ettiğim süreçte, zico'dan sonra en sevdiğim hocadır kendisi. zaten olumlu etkisi olacağına adım gibi emin olduğumdan gelmeden önce geleceğine inanmadım. inanamadım. ama geldi, ve adam tek kelimeyle muhteşem. ne rakip konuşuyor, ne hakem. ne futbolcusunu yeriyor ne de başka bir şeyi. ve hepsinden öte futbolun jedi tarafında bir hoca adam. çünkü dünyanın en ünlü portekizlisi olan mourinho futbolun karanlık tarafındayken, jesus onun tam tersinde. ya ben önce yemeyeyim gibi bir düşüncesi yok, hiç de olmadı. yersem yerim, önemli olan daha fazlasını nasıl atarım oldu felsefesi. çünkü futbolun sadece puan almak değil, seyirciye de zevk vermek olan bir oyun olduğuna inanıyor kendisi. ve bu inancın temsilcisi olan az sayıdaki hocadan birisi.
iyi ki gelmiş, iyi ki burada. dilerim uzun yıllar kalması mümkün olur. bence çok zor ama elbet imkansız da değil.