iş bu noktaya geldiğinde kendinizi zorlarsanız vücudunuz istifa ediyor. tükenmişlik sendromu başlıyor.
Vücut "sessiz ölüm" moduna geçiyor.
3 ay önce istifa ettim. istifa noktasına gelene kadar tükendim. Geceleri aniden uyanıyordum. Sürekli yorgundum. Gelecek endişem vardı. Güya hafta sonu tatildi ama yataktan kalkamıyordum. Ev dağınık ve pis durumdaydı, toplayacak gücü kendimde bulamıyordum. Vücudumda ağrılar eksik olmuyordu.
yaşadığımı hissetmiyordum.
iş yerinde de verim alamıyordum. Bir bakıma sessiz istifa gibi, ama bilinçli olarak değil. öldüğüm için işler aksıyordu.
Çalışma hayatımın toplamı 20 yılı geçti, çeyrek asıra doğru ilerliyorum. Türkiye'nin en büyük holdinglerinden birinin iki farklı şirketinde çalıştım. Kurumsal şirket diye bilinirler. Hatta şimdi size "sizce kurumsal şirket nedir?" diye sorsalar aklınıza gelebilecek ilk şirket olma ihtimali yüksek.
Neden hemen istifa etmedim? Edemedim. Duygusal bir bağ gelişiyor salak gibi. Bizim nesilde var böyle bir mallık. Şirkete duygusal bağ mı olur geri zekalı?
Neler gördüm? - Aşırı yoğun şekilde zihnini kullanan iki iş arkadaşımda beyin tümörü çıktı, erken teşhis ile kurtuldular. Biriyle aynı departmanda çalışıyorduk. - Aşırı yoğun çalışan ve ailesinden uzakta başka ülkelerde uzun süre kalmak zorunda olan bir abimizin hem ayaklarında, hem beyninde tümör çıktı. Maalesef geç teşhis edildi ve kaybettik. - Bir yönetici fabrikanın ortasında kalp krizi geçirip vefat etti. - Aynı departmanda çalıştığımız; yıllarca geceleri, hafta sonları birlikte çalıştığımız bir arkadaşımız gece vardiyasında aort damarı patlayarak vefat etti.
Sağlık gidiyor, ömür gidiyor. Yine birlikte farklı ülkelerde gece gündüz çalıştığımız bir abi emekli oldu. Çalıştığı sürece el üstünde tutulurdu. Emekli oldu gitti, kimse arayıp sormadı.
Aileler de ihmal ediliyor. Yeni evlendiğim dönemdeydi. Uzun süreli yurt dışı görevlerim oluyordu. Türkiye'de kalan eşime bir gün bile insan kaynaklarından telefon gelmemiş. Ne durumda olduğunu soran olmamış. Hadi geldim diyelim. Hiç bir ek izin, "hadi bugün gidin başbaşa yemek yiyin" hediyesi olmadı. Eşimin yaptığı fedakarlık için bir teşekkür edilmedi. Eşim artık "eski eşim". Bu çalışma temposunun "eski" olması üzerinde de etkisi var. Damlaya damlaya birikiyor bir şeyler.
Şirketlere duygusal bağlılık olmaz. Şirketlerin duyguları olmaz. insanların duyguları vardır ve insan kaynaklarının işi bu duyguyu en az maliyet ile sömürebilmektir. İş hayatı budur. işini yaparsın paranı alırsın. ne kadar ekmek, o kadar köfte.
sessiz istifa vücudunuzun sizi sürükleyeceği kaçınılmaz son. Bu sonu beklememek lazım.