yer yer kendi kafasına göre çalıştığına inanmanın güç olmadığı, insanın yediği-içtiğinden doğrudan ve anlık olarak etkilenen, insanın kurduğu hayallerin ilk ve ebedi katili.
"ay sonunu nasıl getireceğim? daha başı sayılır" diye düşünürken "dopamin mi lazım abi?" der ve ortamı bombok eder; "şimdi sakin olmalı ve uygun bi' dille bu işin böyle yapılacağını belirtmeliyim" diye düşünürken "hımm, adrenalin gerekiyor sanırım" der ve kendinizi "sizin ağzınızı yüzünü, dalağınızı keserim lan, insan gibi yapın şu işi" diye bağırırken bulursunuz; "romantik ortam yapayım, 2 kadehle eski güzel anılarımı anıp mutlu olayım" derken "hüzün reaktörünü tam güç çalıştırın!" emri verir ve kendinizi günün ortasında hüner coşkuner dinlerken, dayınızı gömdüğünüz anda bulursunuz; "bu konu şöyle de açıklanabilir mi ya? biraz yan okuma yapmam lazım. dopamin gönder bana reyiz" diye düşünürken "göz yaşı bezini sonuna kadar doldurun" der ve akademik bilgi ararken fonda türk sanat müziği dinlemeye başlarsınız; "toplantıya yetişmem için 15 dakikam var, hızlı hareket etmeliyim" diye düşünürken "oksitosin salgılatıyorum, hazır ol vücut" der ve uzun süre geçmeyeceğini bildiğiniz ereksiyonu gizlemek için ne giyeceğinizi düşünmek bile 15 dakikanızı alır.
vücuttan bağımsız olsa daha rahat edebilirdim (evet, aynen şöyle ). kendi halinde çalışmaya devam edebilir, üzerine farz olmayan işlerin tüm sorumluluğunu da kendisi alır, hayatım daha rahat olabilirdi. her zaman devreye girmeye can atan beynim, bi' sal artık beni be.