1. oneylül. Özlem.

    Hissettiklerimin ismini veya yerini tam olarak bilsem yine böyle biri olur muydum diye düşünüyorum. Bu konuda ne hissettiğimi de -elbette ki- bilmiyorum.

    Bir adım ötemde duran su ve bir adım gerimde duran ağaçların arasında, nerede olduğumun tam olarak farkında, öyle farkında ki bunu fark etmemiş, öyle farkında ki aksini düşünmemiş olmak bir hayal. En azından cümlenin ikinci yarısı.

    Tüm bu sancılı saçmalamaların ardındaysa insan yalnızca bir anı kumbarası. Üstüne düşündükçe anlamsızlaşan onca seçimin arasında çalkalanan vakti geçmiş bir varlık.
    Öyle olsa da böyle olur muydu, bu olsa yine şu olur muydu diye düşünmekten yarar görmedim. “Düşünmekten de yarar görmedim” demek isterdim ancak bir tarafım buna lanet okurken öbür tarafım buna minnettar.

    Hatırlamak suysa farkındalık deniz suyudur.
    Hatırlamak öyle bir şeydir ki hatıra kelimesi hiçbir zaman mutlu etmez. Mutlu anı yoktur, en çok hatırladıklarımız en çok ağladıklarımızdır.
    Tüm bunlara rağmense kimse -ve ben- unutmayı istemez.

    -

    Seninle adalar vapuru beklerken karşılaşsak bu yazdıklarımdan kafamı kaldırır yüzüne bakardım. Yüzünü görmeden sen olduğunu anlar, sana bakmadan burda olduğunu fark ederdim. Söylemek istediklerin neler de söylemiyorsun diye düşünmeye başlar, düşündükçe konuşurdum. Hiçbir zaman tam olarak bulamadım bu düşündüklerimi. Her ayrıntını tanıdığımdan hiçbir zaman emin olamadım. “Şu dünyada toplam 5 cümle kurma hakkım kalmış olsaydı en az 3’ünü senin yanında harcardım” derdim. Öyle yapardım. Kalan 2’sini de sana hediye ederdim. Gerçekten dinler, gerçekten anlatırdım.

    -

    Oysa gerçekten mutluyuz. Bunu gözlerine bakamadığımda bile biliyorum. Burgazada’da iniyor hemen iskelenin yanında oturuyoruz. Akşama kadar yokuş çıkıyor sabaha kadar yokuş iniyoruz. Eve dönüyoruz. Sımsıcak havadan bile rahatsız olmuyorum. Sense bunların hepsini bilsen düşünmemem için beni ikna etmeye çalışırdın. Ve bu öyle bi diyalogtur ki ben, senin repliklerini senden daha çok ve çok daha önce düşündüğümü düşünür, sen söylediğindeyse hiç aklıma gelmeyen yepyeni şeylerle karşılaşırdım. Bulutlarım dağılırdı. Gülüşürdük. Yeni bir an’ı olurdu o kadar.

    -

    Zaman zaman yazılanları okudum. Ağladım. Kendime bir melisa çayı yaptım. Senin güzelim cümlelerini dinlerken kokusundaki geçmiş zamanı ve uykusuzluğu söküp seni işledim. Teşekkür ederim. “İyi ki varsın demek geliyor içimden”. İyi ki varsın.

    İkiekimde. Bu sefer gözlerinde.
    #280118 cassiopeia | 2 yıl önce (  2 yıl önce)
    0kişiye özel