1. kontrolsüz anda yakalanıldığında karakteri anlık olarak deforme eden ve çoğunlukla kısa süren hırçın bir duygudur. aslında duygu olarak tanımlarken biraz çekingen olmak gerek sanırım çünkü öfke genel bir bakışla belli duygu ve düşüncelerin sonucunda ortaya çıkan bir belirti.

    fiziksel ya da ruhsal sınırların ihlali gibi temeli adaletsizliğe/haksızlığa dayanan ya da çaresizlik hissettiren ve kontrol etmesi mümkün olmayan durumlarda sıklıkla ortaya çıkar. davranışların, düşüncelere yön vermeyle değişebileceğini savunur. buna göre algılanan/gözlenen gerçeklik, bireysel filtrelerimizden süzüle süzüle bazı başka formlara dönüşür. duygular bu formlara bağlı ortaya çıkarken davranış, hem yeni gerçekliğe hem de duygulara bağlı olarak gelişir. öfkenin sürece ilk nüfuzu ise doğal olarak gerçekliğin bireysel versiyonunu yarattığımız ilk ana tekabül eder. eğer öfke ile iyi anlaşmak istiyorsak gerçekliği çarpıtmadan algılamak, somut verilere göre anlamlandırmak önemlidir.

    öfkenin işlevsel olarak faydasını göz ardı ederek öfkesiz birine dönüşmek için uğraşıyoruz hatta bu sebeple sosyal medya psikologlarının genel olarak odaklandıkları nokta öfkenin zararları. aslında birbirini dinlemekte ve anlamakta başarısız onlarca insanın içinde yeterince yüksek desibelde tepki vermediğinde anlaşılmadığını düşünüyor insan ve dolayısıyla hepimiz kendimizi öfkenin heyecanlı kollarına teslim ediveriyoruz ara ara. fakat biraz karanlıkta kalan yüzünden, öfkenin şahsen yararlanmak istediğim faydalı kısımlarından bahsetmek istiyorum.

    öncelikle öfkeyi doğuran iki temeli anmıştık. ilki haksızlık/adaletsizlik gibi durumlardı. böyle durumlar karşısında öfkenin yardımıyla vereceğimiz dozunda tepkiler, fiziksel ve ruhsal varlığı korumak için karşı tarafa "daha fazla ihlal etmemelisin" mesajını doğru bir biçimde verir. saygı ve nezaket sınırları içinde sunulan soft yaklaşımlar ihlale açık kapılar bırakır. maalesef kendi sınırlarımızı belirlemekte zorlandığımız gibi başka insanların sınırlarına saygı göstermek konusunda da zorlanıyoruz. doğru volümde tepkiler yalnızca bizim için değil karşı taraf için de daha seviyeli bir iletişimi mümkün kılıyor. üstelik bu formül sadece birebir ilişkilerde değil toplumsal tepkilerde de geçerli. "yeterince" ses çıkartmayı başarabilirsen değişimi çağırabiliyorsun.

    ikincisi ise kontrolü zor olan durumlar karşısında hissettiğimiz öfkeydi, çaresizlik ile iç içe olan bir öfke. buradaki fayda ise katlanılması gereken rahatsız edici durumlarda öfkenin kişiyi hırsa ve harekete sevk etmesidir. bu bizi, doğru yönetimi başarabilirsek eğer hızlı ve kolay bir çözüme ulaştırabilir. dolaylı bi' fayda olsa da çaresizken öfkeyi kontrol altında tutabilmek de mevcut koşullarla barışmaya ve daha realist çözümlere odaklanmaya yardımcı olabilir. elbette bize bazı faydalar sunuyor diye öfkeye teslim olmak değil odağımız. hatta hepimizin belli konularda öfke eşiği oldukça düşük ve kontrolsüz tavırlara çok kolay kapılabiliyoruz. belki kendimize hatırlatmamız gereken şey şudur: öfke beni kontrol etmemeli, ben öfkeyi kontrol etmeliyim.
    #279968 bisubisigara | 3 yıl önce
    0duygu