bana göre en sade, sadeliği oranında da nitelikli tanımını Johan Vilhelm Snellman yapmıştır :
“Aydın olmak, modaya uygun elbise giymek, modern şapka takmak ya da kolalı gömlek taşımak değildir. Aydın kişiler halkın beynidir. Halk iyi bir maaş alasınız sonra da akşamları kahvehanelerde iskambil veya domino masasının başına geçip eğlenesiniz diye iyi bir eğitim vererek okutmamıştır sizi. Böyle davrananlar gerçek aydın değildir, aydınların küflenmiş olanlarıdır.
Okumuş insanlar halkın aklını geliştirmek vicdanını uyandırmak ve halk idaresini güçlendirmekle yükümlüdür. Köylüleri, işçileri ve toplumun aşağı tabakasını nasıl daha iyi yaşayabilecekleri konusunda eğitin!
Halka hayatın değerini anlamayı ve onu korumayı öğretin. Bizim çorak topraklarımızda da köylü ve işçilerin daha rahat daha sağlıklı daha elverişli bir hayat yaşayabileceklerini anlatın.
Halka nasıl çalışmak gerektiğini öğretin. Ucuz ve mütevazi ama daha iyi binaların nasıl yapılabileceğini gösterin. Kendilerinin ve çocuklarının sağlıklarını nasıl koruyacaklarını anlatın. Mutlu bir aile hayatının nasıl kurulabileceğini, erkeğin kadına ve kadının erkeğe nasıl davranacağını ve çocukların nasıl eğitileceğini öğretin.
Halkı düzen ve disiplin ile çalışmaya alıştırın. Kendisinin ve başkalarının haklarına saygılı olmayı öğretin. Bütün bu konularda halka bizzat örnek olun. Hem kendi içinizde hem de halk ile ilişkilerinizde sözünüzle davranışınızla halkın öğretmeni olun.
Bütün Suomi(Finlandiya) büyük bir ailedir unutmayın. Bütün vatanı da öyle düşünün. Fakir bir oduncu, kantarcı ya da hizmetçi dul kadın fark etmez, unutmayın ki bütün Fin halkı kardeşinizdir.
Onları eğitmek ve büyük uygarlıkları yüksek halkların arasına sokmak sizin görevinizdir.
Unutmayın ki halkın cahilliği, kabalığı, sarhoşluğu, hastalıkları, yoksulluğu sizin ayıbınızdır, kendi suçunuzdur.”