sarıkamış çocukları "ağlatı"sı ve ayla ile uzun metraj yönetmenliğe adım atmış can ulkay'ın çekimlerine başladığı, başrolündeki timuçin esen ile tartışmasından sonra ulkay'ın yerine ketche adıyla tanınan "hakan kırvavaç"'ın getirildiği, türkiye'nin en iyi biyografik anlatısı olmayı sonuna kadar hak eden 2018 yapımı türk filmi.
filmin birkaç hayvani eksisi var. önce onları yazayım:
- ulkay ile esen'in tartışması ve dizi bölümü yönetmeni gibi gördüğüm ketche'nin özellikle filmin son yarısını çekmesi filme çok şey kaybettirmiş. kurguda da söz sahibi olan ketche, "ahmet akbaş"'ın hikayesini mahvetmiş. ayrıca müslüm gürses'in özellikle '90'lardaki şöhreti hakkında filmin geneli hiçbir şey anlatmıyor. bi' gülhane parkı, bi' de harbiye açıkhava konseri ile arabeskin en iyisinin şöhretini açıklayamazsın benin neslime. ketche burada da devasa sıçmış.
- turgut tunçalp'in canlandırdığı "mehmet akbaş" karakteri "pure evil" olarak nefretten başka bir şey hissedilmesi mümkün olmayan bir karakter haline getirilmiş. gürses'in babasına bakışı biraz daha irdelenebilir, ahmet ile babası mehmet arasındaki çatışmayı gürses'in nasıl tolere edip soğurabildiği daha net anlatılabilirdi. bir aziz gibi gösterilip geçilmiş.
- zerrin tekindor tercihi bile isteye yaratılmış bir facia olmuş. muhterem nur ile ilgili birkaç belgeselimsi, biraz da yan okuma yaptığınızda kadının tekindor'un "salon kadını" görüntüsünden tamamen farklı olan "çile kadını" olduğunu görürsünüz. tekindor'dan akan saf zarafet, nur'un suretinde acıyla karışık bir hoşnutluğa dönüşür. ayrıca nur'un özellikle 40'lı yaşlarındaki hali tekindor'un filmdeki bütün hallerini her türlü döver. acıların kadınından tam bir "göz alıcı afet"e dönüşmesine dikkat edilmemiş bence. yahu, kadın bazı fotoğraflarında doğrudan belgin doruk'a bile benziyor. tekindor neden tercih edilmiş, anlayamıyorum.
- gürses'in meşhur morg hikayesi kurguya kurban gitmiş, ne filmdeki etkisi ne de gürses'in hayatındaki etkisi izleyiciye yeterince verilebilmiş. ben kronolojik bir hikaye anlatısı beklemiyordum. aksine; gürses'in mahvolduğu anların izleyicinin üzerine boca edileceğini ve izleyici göz yaşlarını silerken de gürses'in toparlanma ve şöhrete erişme basamaklarının hafif hafif hikayeye yedirileceğini düşünmüştüm. fazlasıyla kolay bir yol seçilmiş.
- güven kıraç'ın canlandırdığı burhan bayar karakteri tamamen yanlış tanıtılmış. bayar'ın hayatında tamamen kel olduğu bir dönem bile yok, ki filmde kendisini ilk gördüğümüz yıllarda 30'lu yaşlarının başında. gürses'le aralarında sadece 2 yaş var ya. kıraç tercihi de, kıraç'ın bayar canlandırması da gene facia olmuş.
bunlar dışında tek bir sahnesine bile laf edemem. esen'in gürses şarkılarını seslendirmesini bile bazı andavallar eleştirip "keşke gürses'in kendi sesinden dinleseydik" falan demişler. şaşkınlıkla okudum bu yorumları. hiçbir müzisyenin biyografik anlatısında eserleri, kendi sesinden dinletilmez çünkü bu durum, filmin gerçekliğini de bozacağı gibi, şarkıların üzerine playback yapan bir başrol oyuncusu da inandırıcılığını tamamen kaybedecektir. müslüm'de 6-7 kısmen uzun sahne var böyle. her birinde gerçeklikten koptuğunuzu ve filme odaklanmak için tekrar toparlanmanız gerektiğini bi' düşünsenize. aman diyeyim ya, sikko yorumların peşinden sürüklenmeyin siz de sakın.