Boru değil tabi, ilk filmin üzerinden belki 30 sene geçmiş, bu filmi izlerken nostalji buhranına kapılmamak zaten olmazdı. Film de zaten başlar başlamaz sizi o noktadan sımsıkı kavrayıp bağlıyor kendisine. Yaşlı bir dinozorsanız duygulanıp gözyaşı bile dökebilirsiniz belki ilk filme verilen referanslar eşliğinde...
Ne yazık ki film televizyonda değil beyaz perde önünde izlemeniz gereken filmlerden. ben şanslıydım ki filmi normalin de üzerinde büyüklükte bir perdede izleme fırsatım oldu. sinemada izlemenizi gerektirmesinin nedeni de son yıllarda boku çıkan cgi işine hiç bulaşmadan aksiyonun tüm gerçekliğiyle sunulması. bu gerçeklik pilotların yüzünde g force'un etkisine kadar okunuyor. çok kısa bir süre içinde de bu "gerçeklik" sizi içine çekip birebir aksiyonu yaşamanızı sağlıyor.
bu film muhtemelen sinemanın en iyi aksiyon ve havacılık filmlerinden birisi. yukarıda da anlatmaya çalıştığım üzere, onu en iyiler arasına sokan sadece temposu değil, sizi birebir içine çeken aksiyonun gerçekliği.
senaryo tırt olabilir, karakter gelişimi, romantizm gibi numaralara da bulaşmadan hikayesini olduğu gibi yansıtıyor size. sonuçta tom cruise etrafında dönen, belki biraz da testesteron kokan bir kahramanlık hikayesi. bu açıdan bakıldığında da safkan bir aksiyon filmi karşınızdaki ve türü seviyorsanız sinemadan mutlu ayrılmama imkanınız istanbul'da deprem olmama olasılığıyla aynı.
ilk filmden hatırladığımız val "iceman" kilmer'ın da ufak bir rolü var filmde. kilmer'ın gırtlak kanseri olması neticesinde filmdeki rolü de kilmer'a biraz veda niteliğinde olmuş sanki.
filmde beni tek rahatsız eden jennİfer connelly'nin duble yol kıvamındaki kaşlarıydı. bu kadına artık azeri sineması dışında iş verilmemeli...
