Sanal posta teşkilatı. Her türlü fotoğraf, video, yazı, çizi, halı, kilim, yolluk gönderilebilen ve günümüz insanının hayatını adadığı nane.
Artık bu mecraların özgürlük türküsüne inanan aklı başında kimse kalmamıştır sanıyorum. "e abi istediğini yazıp çizebiliyosun" diyorlardı zamanında. Yasalardan muaf sanki orada yazılanlar. Tivitıra girince meksika sınırını geçmiş sayılıyoruz.
öncelikle şöyle düşünelim; Kendi isim ve bilgilerimizle bir süredir sözlük yazarlığı, tivitır tivitçiliği veya başka bir şey bir şeyciliği yapıyor olalım. sonralıkla; duyarlı bir yurttaş olduğumuzu düşünelim. örnek olarak da 6284 sayılı kanun ve istanbul sözleşmesi'ni konu olarak belirleyelim. Türkiye'nin istanbul sözleşmesi'nden çekilme kararına karşı kapalı devre sayılacak bir grupta (bu grup takipçileriniz ve şanslıysanız takipçilerinizi takip edenlerdir) "hey ben de böyle düşünüyorum" anlamına gelmekten başkaca faydası bulunmayan #istanbulsözleşmesiyaşatır yazıp çizip paylaşırsak ne olur? that's enough activism for today derim size. bizi, bizim gibilerin izlediği bir yerde ufacık bir konum (politik anlamda) belirtme paylaşımı ise özgürlük alanımız, sıçmışız. suya sabuna dokunmadan basitçe "öhm.. evet ben de öyle düşünüyorum" şeklinde fikir beyan etmekle yetinen modern insan...
işin diğer yanını düşünecek olursak, sosyal medyada istanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun hakkında kapsamlı bir yazı yayınlayıp sözleşmeden çekilme kararında hükümeti etkileyen arka plandaki kişi veya kurumlardan söz etmek, o kişi veya kurumların amaçlarını sorgulayıp hükümetle ilişkilerinin ne boyutta olduğunu irdelemek hürriyetiniz açısından ciddi tehlike arz edecektir. bu durumda, yukarıda yalnızca bir hashtag ile fikrini bildiren kimselere çok da sert çıkmamak gerekir. (esasen herhangi bir fikrini paylaşmayan kimseye kızılmaması gerekir de işte, türkiye'de izahı zor bir müessesedir bu. hem insanı kürsüye çıkarmak için zorlarlar hem de ardından yuhalarlar.)
kişi hürriyetinin grileştiği bir ortamda olduğumuzu reddedeceğinizi zannetmiyorum. türkiye'de hala milyonlarca insan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin izne tâbi olduğunu zannediyor. yine milyonlarca insan ve kolluk kuvvetleri kelepçenin doğru kullanımının ters takılarak olduğunu düşünüyor. ya da avrupa insan hakları mahkemesi strazburg'da bir metrobüs durağı adından ibaret...
sosyal medyayı tamamen futbol holiganları ve malumparti destekçilerine bırakacak olması beklenen sansür yasası da şu sıralar mhp-akp ortaklığında düzenleniyor. mhp bu yasaya müthiş önem veriyor. mehmet bahçeli bir zamanlar kapatılsın falan da demişti yanılmıyorsam (tüm interneti kastediyor olabilir), sonra da tc kimlik numarasını yazmayan üye olamasın gibi saçma formüller ortaya atılmıştı. (bkz: bahçeli'nin kapatılmasını istediği şeyler) şimdi de bu düzenlemeyle 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak' gibi dandik bir suç üretiliyor. 3 yıla kadar da hapis cezası olacak zannediyorum. yani diyelim ki tüik enflasyonu %56 açıkladı, siz gidip hesabınızı yaptınız ortaya %102 gibi bir sonuç çıktı. bu bilgiyi paylaşarak n'apıyorsunuz bu durumda? halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak suçunu işliyorsunuz.
ayrıca halkı yanıltıcı 'bilgi' diye bir şey olmaz. bilgi'nin yanıltıcı olma ihtimali yoktur (felsefe bilen varsa üzerime epiktetos falan atsın.) bilgi, insanları bir şeye yöneltebilir en fazla. bilgi'ye nereden baktığımızla alakalı.