1. ebeveynlerinin kemik erimesine karşı ahşap çerçeveli cam kırılganlığına ulaşan kemikleri ve "ensemi kendim kesemiyorum. sen bi' kesiversen olur mu?" sorusunun odağındaki titrek ellerinin sonucudur. ölüm haricinde, ebeveyn yaşlılığından daha fazla insana koyan bir şey olduğunu sanmıyorum.

    bayramda neredeyse 6 aydır bir arada uzun süre geçirmediğim, 2 ay önce ise ayak işlerini birkaç saat içinde hallederken birlikte zaman geçirebildiğim annemin, babamın ve anneannemin yanına gittim. 2 gün kadar kalabildim ama yaşlılıklarının bende bıraktığı etki çok derin oldu. pandemi başladığından beri insan içine karışmamaları adına, yürüme mesafesindeki marketinde bile kasiyer dahil 4-5 kişi bulunan bir yerde sürekli yaşadıkları için doğal hayatta hayatta kalma mevzularında uzman olmuşlar. kendi pırasalarını, baklalarını, karnabaharlarını, lahanalarını, marullarını falan yetiştirdikleri için ekonomik krizden de pek etkilendiklerini düşünmüyorum. sorun insanlarla etkileşim kurma noktasına geldiğinde ise, dışarıdan bakan herhangi bir insan, işte, yukarıda anlattığım yaşlılığın bir sonuç olduğunu gözlemleyebiliyor. biri kemik erimesi ellerini, belini ve ayaklarını büktüğü için hareket ederken zorlanıyor, diğeri kafasındaki 3 tel saçı kendi kestiği için gururlanıyor, öbürü diğerlerine küsmüş, aylardır odasından çıkmayan ergen çocuk tribini uzattıkça uzatıyor. bunu dış kapının mandalı olduğunuzda pek içinize atmıyor, "hayatta böyle ayrıntılar da var be" diyerek geçiştirebiliyorsunuz. ancak, birinci derece yakınlarınızın en sık görüşmeniz gerekenleri, aylar sonra bu durumda karşınıza çıkınca yüreğiniz parçalanıyor.

    pandemi, özellikle yaşlıların kendilerini yaşlı hissetmelerini 2 kat hızlandırmış gibi geliyor bana. bunun dışında, hayatta kalma becerilerinin de aynı hızda geliştiğini düşünüyorum. "annem artık yaşlı bir insan" demek, insanın kendisine ayna karşısında bile söylerken zorlandığı bir cümle olmaya başlamasaydı, iyiydi.
    #275769 lake of the hell | 3 yıl önce
    5kavram