bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. eveeet ne diyorduk,

    burnuma da aldığım (hem de hokka burnuma) darbenin etkisiyle morarmış göz altlarımla, cuma günkü istiklal marşı seremonisinden önce selo'nun beni anonsuyla, bayrak tutan arkadaşların arasına çıktım.

    selo sesine verdiği enerjiyle benden bahsediyordu, tören kalabalığından, suratıma patlayan topu görenlerin olayı diğer arkadaşlarına anlatmasından kaynaklanan bir uğultu yükseliyordu.

    birkaç sessizlik uyarısı yapıldı bir şeyler oldu, madalyam tekrar takıldı ve balkan şampiyonası için başarı dilekleri sunuldu, okul aile birliği başkanı olan bir arkadaşımın annesi bana fotoğraf makinesi hediye etti ve alkışlandım.
    bu süre boyunca tören için sıra olmuş sınıfların arasından gökçe'nin sırasını arayıp durdum, liseliler önde duruyordu ve kazma boyları, sivilceli suratları ve ayarsız savrulan bedenleriyle arka sıraları kapatıyordu.

    bu niye böyleydi cidden, küçüklerin önde durması gerekmez miydi?
    (sonradan öğrendim ki ufak sınıflar daha önce çıksın diye yapıyorlarmış, bu saçmalıktan da bir süre sonra vazgeçtiler sanırım)

    elbette gökçe'yi göremedim. benim gökçe'yi görememem ve bulamamamla geçmiş bir ortaokul hayatı...
    siz gençler bilmezsiniz, o zamanlar altın rehber bulunurdu evlerde, ha bir de telefon kulübelerinde.
    www.eglenceorganizasyonu.com.tr/...

    soyadından onu bulmaya çalıştım, soyadından yüzlerce vardı, sırayla arayıp usanmadan bir takım kadınlardan, adamlardan, çocuklardan gökçe'yi istedim.
    yoktu.

    bizim soyadımızdan da bir tane vardı. o niye beni bulmuyordu.
    www.youtube.com/...
    bunu çok sonra anlayacaktım, çünkü babam bizden bir tane var, her önüne gelen de ulaşamasın diye oraya iş telefonunu yazdırmıştı.
    oradaki telefon numarasını aradığınızda koca bir şirket santrali telefonu açıyordu.

    ama ben gökçe'yi neden bulamıyordum, çünkü gökçe'nin babası askerdi, lojmanda kalıyordu ve askeri numaralar altın rehberde olmazdı.
    bu telefon numarası arama hadiseleri günlük okul içi arayış, karşılaşma, kilitlenme, mallaşma kurallarını bozmuyordu.

    kantinde tost sırasında karşılaşmıştık, bana sırasını verip birkaç saniye salakça susuştuktan sonra gözün nasıl oldu diye sormuştu?
    gözüm mü?
    top gözüm hariç yüzümdeki her noktaya çarpmıştı ama o gözümü soruyordu.
    hangi gözüm? diyerek tüyü de ben dikmiştim.
    daha da saçması ben önüme dönüp sıramı bekledim, o da başka bir şey demedi.
    tost almanın da amele görüneceğini düşündüğümden, kendimce daha cool olacağıma karar verip cola almış, tüm öğleden sonrayı aç karnına içtiğim bok colanın başardığı gastritle geçirmiştim.

    olaylar, sınavlar, dersler, antrenmanlar, çıkma teklifleri, okul tuvaletinde sigaralar, ergenlik...karşılaşmalar, bakış kaçırmalar, "salak o kadar da belli ettim, gelmiyorsa hoşlanmıyor işte" tripleri ve kabullenmeyiş ama vazgeçiş...

    balkan şampiyonası iyi geçmedi, atlama beygirinde dizimi kırdım.
    i.ytimg.com/...
    4. olduk, dizimi kırmasam belki ilk 3'te olabilirdik, bilemiyorum.
    okula uzun süre gidemedim, ama sonra da alçılı bir ayakla ve koltuk değnekleriyle gittim.
    gelip bana geçmiş olsun dedi.
    direkt bana gelerek kurduğu ilk cümleydi sanırım, saçları çok güzeldi, gözleri çok güzeldi, gömleğinin yakasından hafifçe görülen teni de çok güzeldi, aslında çok güzeldik, bahar aylarındaydık, gönül yaylarımız gevşemişti, ara sıra yanıma geliyor bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyordu, her şey yeni başlamış gibiydi, çok iyi gidiyordu...

    sonra ben salağı o beton sahada koltuk değnekleriyle futbol oynarken düşüp el bileğimi kırdım.
    yaaa...
    nasıl mal olunur'un kitabını yazıyordum.
    ambulans geldi, beni aldı, uzaktan gökçe'yi gördüm...bana "gerizekalı iyi bok yedin" der gibi bakıyordu.
    yaza kadar raporluydum, okula artık sene başında gidecektim.
    zaten ne olacaksa o son bir ayda olacaktı, ama ben alçılarımla evdeydim, gökçe gönül yaylarını artık kim bilir kimlerle çalmaya hazırlanıyordu...

    kalbimden ve beynimden değil ama;
    www.youtube.com/...
    geçici olarak hayatımın sahnesinden uzaklaşması işte tam da böyle başladı.

    tolga ve volkan sizi unutmadım.






    #274413 la campanella | 3 yıl önce
    2kişiye özel