modern insan sorunlarından biri. sanırım modernitenin temel sorunu, al-ver ilişkisine körü körüne bağlı olması. bu yüzden de "ben taşı seviyorsam, taş da beni sevmeli" döngüsünden çıkamıyor insan, seven ve sevilenin farklı olma durumunu kavrayamıyor.
insan sevilmemeyi dar çerçevede anlayabiliyor sanırım. "kainatta seni sevmeyen olabilir mi ya? sadece henüz tanışmamış olduğun uzaylılar söz konusu olabilir" şeklinde düşünmek doğrudan pollyannacılığa bağlanıyor. hayali kötü adamların bile seveni, yaveri, sağ kolu falan var. tek başlarına sevilmeme aşılamıyorlar; çevrelerinde illa ki kendilerini sevenler oluyor. bu sevilmeyi belki de "hepiniz ölün!" formunda dışavuruyor olabilirler, kim bilir. insanoğlu netlik arıyor her otta bokta. bu saçma mantığın içine belirsizlik kartını atıp "ahanda!" diyerek kendini savunamıyor. çünkü belirsizliğin karşıtı olan kesinlik, hayatın her alanında mümkün olabilen bi' şey değil; bunu da göremiyor. bugün yürüdüğün kaldırımda, yarın düşüp kafanı patlatabilir ve ölebilirsin. bugün 5 lira verdiğin dilenci, yarın seni sokak arasında karnının deşilmesinden kurtarabilir. fırında ekmek alırken sıranı verdiğin yaşlı teyze, mahalle kavgasında seni görüp araya girebilir. gene al-ver ilişkisi, gene döngü, evet ama bu sefer olumlu yönden.
durumun bir de "sevilmeyince ne oluyor, dünya mı sona eriyor sevgi kelebeği?" sorusuna verilebilecek cevaplar kısmı var. hayatı çizgi roman kahramanlarını rüyalarına buyur etmeyle geçmiş bir asosyali seven, gene aynı kahramanlar olabilir. sevmenin karşıtı olarak görülmeyen bir sevilmeme durumunda, zaten karşıtlık ve al-ver ilişkisi aranmayacağı için sevilmemenin olumsuzluğu da kırılmış olacak. bu durum "açlığın olmadığı bir dünyada kimseye karnının acıktığını anlatamazsın" metaforuna benziyor. karşıt aramaktan bıkmayan insan, çevresindeki her şeyin siyah ile beyazını ayırıp tüketmeye kurulu aklını değiştirmeli. "black metal çok böğürtülü, nefret ediyorum" diyen birinin bu lafına alınıp üzülmeyen black metal, tam da o sırada death metalle sevişiyor olabilir. örneklerim kolaylıkla hayal edilebilecek çapı aşmaya başladı, duruyorum.
hayattaki es-es kuralı, intikam üzerine şekillenmiş fikirlerin ördüğü bir duvar. bu duvarı aşmak "sevip sevilmemek değil, anlaşılmak önemli" diyen ilkel insanın modernize olabilmesiyle mümkün olacak. selam olsun o analog man'e.