1. Rus edebiyatının 'la beraber en popüler iki isminden biridir. en büyükleri arasında olduğu hususu ise tartışılabilir. Bu konuyla ilgili yazarlar değerli fikirlerini yazacaklardır, ben başlığın canlandığını görünce 'deki 'un "tanrı yoksa herşey mübahtır"sözüyle ilgili birşeyler yazmak istedim.

    bu ifade nedense çok yaygın kabul görmüş, bütün basitliğine karşın sanki çok derinlikli bir felsefi iddia olarak kabul edilmiştir. belki de basitliği nedeniyle bu kadar benimsenmiştir. ama burada kendi kendini çürüten birşey var gibi: sonsuz azap ve ödül motivasyonuyla insanları harekete geçiren bir tanrı'nin ahlakın objektif değil keyfi bir dayanağı olması çok daha muhtemel.

    doğrudur; evrenin mekanik işleyişini düşününce, merhamet, sevgi, fedakarlık, kahramanlık vb. ahlaki değerler bu makinenin neresinden geliyor diye soruyorum kendime. sadece ahlaki değerlere de değil, onun ön koşulu olan zihnimin varlığı ve niteliklerine, bilinç ve benlik duygularına da sahibim. bütün bunlar mekanik bir süreçle oluşmuş olabilir mi? bu nedenle ontolojik statüsü farklı bir varlığın, evrenin mekanik işleyişinin "ötesinden" ya da "dışarısından" objektif ahlaki değerlerin kaynağını oluşturması akla yatkın geliyor. ancak bu değerler tanrı olmadan da var olabilirdi. bir ateistin bakış açısıyla nasıl ki evren tanrı olmadan var oldu, değerler evreni de ayni şekilde objektif bir varlığa sahip olabilir. ayrıca materyalistler de ahlakı değersizleştirmeden ahlakın felsefi temellendirmesini başka şekillerde pekala yapabilir. (kişisel düşüncem, ahlaki değerlerin varlığını ve bağlayıcılığını Tanrı inancının materyalizme göre daha iyi açıkladığı yönünde. ama bu "herşey mübah" yaklaşımından çok daha mütevazi ve farklı bir iddia.)

    İvan karamazov'un ifadesine tekrar gelirsek; asıl kafamı karıştıran soru şu: bir ateistin ağzından aktarılan bu iddianın dindar camia ve teologlar arasında bu kadar sahiplenilmesi biraz tuhaf değil mi?

    aynı kesimin bir diğer başvuru kaynağı da tarihin en saldırgan ve saygısız ateisti ...Nietzsche de ahlaki değerlerin tanrının varlığına bağımlı olduğunu, bu ontolojik temelin çöküşüyle (bkz: ) değerlerin de buharlaşacağını savunuyor.

    sorun şu ki, dindarlar nietzsche'nin ve Ivan karamazov'un hiç bir görüşünü kabul etmiyorlar. ama nefret ettikleri bu adamların ahlakın tanrıyı gerektirdiği iddiasına kanıt diye sarılıyorlar.

    Peki neden? çünkü "bakın! ateistler bile tanrı olmadan ahlakın bağımsız bir varlığının olamayacağını söylüyor, ahlak varsa-ki var- o halde tanrı da var" demek için. Peki en azılı ateistlerden çalınan fikirlerle tanrının varlığını kanıtlamak niye?

    evrenin, başka alemlerin ve değerlerin yaratıcısı olduğuna inanılan bir yaratıcıya ona en çok inandığını söyleyenler tarafından işte böyle hakaret ediliyor.
    #273519 regan | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    0yazar