bataklığın içinde çabalarken batmak... denedim, çabalamayınca da batıyorsun.
halbuki bataklığın kenarına çıkıp elindeki yüzündeki boku silip bi sigara tüttürmek vardı...
ilk zamanlar, o sigarayı tüttüreceğin anların hayalini kuruyorsun. "çok yakın o zamanlar" diyorsun.
Sonra sonra fark ediyorsun ki sadece nefes alıp vermeye devam etmen için bir motivasyondan başka bir şey değil bu serap. yaşamak demiyorum bak, "nefes alıp vermek."
bazen "yeni bir başlangıç?" diyorsun meselâ. her şeye sıfırdan başlamak...
aslında güzel fikir lan.
ama işte bilmediğin bir şey var. yine o bataklıktan geçececksin, yine o bataklığa gireceksin, yine o bataklığa saplanıp, dışarıda sigara içtiğin anı hayal edeceksin.
aslında umutsuzluk değil.
umursamazlık da değil.
ama yine de, selin içinde arabasının içinden çıkarken sigarasını ağzına götüren o dayı gibiyim. ölmedik ya... ölmeyeceğiz de.
yani en azından ölmemek taraftarıyız. "bu da yaşamak mı" dersen onun cevabı göreceli, yine de; en azından nerede olduğunu biliyorsun.
- seviyorum ulan seni beyninin kıvrımlarıyla oynaştığımın az adam'ı... - siktir lan ben seni sevmiyorum. - bok.