en son yazın deli gibi oynuyordum.
yeni malatyaspor'u aldım, 2 sene içinde malatya stadı hoparlörlerine şampiyonlar ligi müziğini getirdim. şampiyonlar ligi'nde oynayan kadroya harcadığım total bonservis 3 milyon euro falandı. hatta şampiyonlar ligi'ne kaldığım sene sadece 300 bin euro harcamıştım. transferler genelde sözleşmesi biten oyunculardan oluşuyordu; kadroyu da büyük ölçüde koruyordum. oyuncu maaşları da oldukça düşüktü. bir tek sürekli lassina traore'yi kiralıyordum ajax'tan. şampiyonlar ligi'ne kaldığım yılda 3 tur atlamıştım. ilk turda viktoria plzen'i deplasmanda 4-1'le dağıtırken malatya'da 1-1'imizi üzmedik. sonra gittim krasnodar'a. 2-0 öne geçtiğim maçta 2-2'ye razı oldum. krasnodar malatya'ya geldi, 3'lük olup annesinin ligine döndü. play off'ta ajax'la eşleştim. gol makinası lassina ajax'tan geldiği için bu maçlarda yoktu. amsterdam'da 2-2 berabere kaldım. ajax geldi malatya'ya. dakika 80, 10 kişiyim, ajax 1-0 yaptı. 85'te bir oyuncum sakatlandı, değişiklik hakkım da kalmamıştı. kaldım 9 kişi. 88'de 9 kişilik malatya 1-1'i yakalayarak battal gazi destanı'nı tekrardan yazıyordu.
en sonunda gruplardaydım. gruplarda tosladım. ama bi sor neden tosladım. real, lazio ve rb leipzig'in olduğu gruba düştüm. real madrid beni 6'ladı. leipzig bana geldi. 3 puan. sıkıntı yok. malatya tarihinde bir ilk: 2-1. lazio'ya 1-0'lık skorlarla yenildim içeride dışarıda. madrid malatya'ya geldi 2 atıp yemeden döndü. leipzig de beni 3'ledi ve peri masalı sona erdi. peri masalının sona ermesinin asıl sebebiyse üni'nin başlayacak olmasıydı.
good old kayısı days...