müziğin insanları ortak paydada buluşturabildiğini, insanların ideolojilerini, inançlarını bir kenara bıraktırabildiğini kısa sürede de olsa insanları bir yapabildiğini bana ispatlamış kişidir.
geçen yıl acemi birliğine katıldıktan bir hafta sonra yılbaşıydı. devreler ile birbirimizi yeni yeni tanımaya başlamışız, insanoğlu bu hemen ilk baştan "şu çocuk böyle, bu çocuk şu cu" diye herkes ilk haftadan birbirine etiketi basmış. zaten askeriye öyle bir yer ki komünist çerkez milliyetçisinden tut, şeriati savunan adama kadar, her türlü ideolojiye sahip adam var. hayatında hiç sokakta oynamamış zengin çocuğu da var, 6 yaşından beridir çobanlık yapanı da. yılbaşı diyordum...
...dediğim gibi birliğe katılalı daha bir hafta olmuştu samimi olduğum kişiler ise ranzamın çevresinden ibaretti. o gün de bayağı soğuktu zaten bizim alayın olduğu yer çok ofsayt bir yerdi, önde saros körfezi, arkada çanakkale boğazı var, iki tarafında ayazı olduğu gibi bizim orada. öyle böyle üşümüyorduk. o gün de komutanlarsız ilk günümüzdü, yani komutan vardı da 423 tane adama 2 gün boyunca 1 astsubay 2 uzman çavuş bakacaktı. komutanlar mesai bitmeden önce de şuralara şuralara gitmeyin, buralarda şunları yapmayın diye uyarmışlardı bizi. bu uyarılardan birisi de bizim koğuşun hemen girişinde duran adı "botluk" olan soğuk iklim çadırı içinde sigara içmememizdi. gece yarısına 1 saat falan vardı, benim karşı ranzada yatan izmirli, tribüncü ve aynı zamanda sosyalist devrem gel sigaraya çıkalım dedi, tamam dedim bende. çıktık titreye titreye içiyoruz sigaraları. sohbet ederken bizim ki dedi ki "sus, sesi duydun mu" dedim evet ahmet kaya bu. sağa sola bakına bakına sesin geldiği yeri bulduk komutanların girmeyin dediği botluktan geliyor, ara ara da sigaraların o kırmızı ışıması geliyor. etrafı iyice kolaçan edip komutanların gelmediğinden emin olduktan sonra selamı verip girdik bizde çadıra. dedik gardaş sesi aç biraz. emrin olur abi dedi, çocuk belli "kürt"
çocuk içinde mp3 player'den başka marifeti olmayan o tuşlu telefonuna ahmet kaya'nın parçalarından başka parça atmamış, sırasıyla ahmet kaya çalıyor. bu sırada koğuşun önüne sigaraya çıkanlar da sesi duyunca selamı verip giriyor çadıra. bayağı bir kalabalık olduk bir süre sonra ama kimseden çıt çıkmıyor. ben her parçayla beraber bir sigara yakıyorum, beraber sigaraya çıktığım devrem de öyle. sonra hafiften hafiften çadırda olanların yüzüne dikkat kesildim ben. "kürtleri sevmiyorum" diyen çocuk gelmiş, "bütün dinciler yobazdır" diyen çocuk gelmiş, "komünistler teröristtir" diyen, "alevilik müslümanlık değildir" diyen, "sünniler katildir" diyen, "tayyib şöyledir" diyen, "kılıştarda liderlik vasvı yog bir kere" diyen ve daha niceleri hep beraber bir çadırda toplanmış, ahmet kaya dinleyip sigara içiyor. kimse birbirine ters bakış atmıyor, zaten kimse konuşmuyor... tüylerim diken diken olmuştu.
bu etkiyi yapabilen yani bütün farklılıklara rağmen belli başlı da olsa bir kitleyi bir arayaya toplayabilen, hatta ölümünden sonra bile bunu başaran başka bir sanatçı var mıdır bilemiyorum. bu yüzden bu adamın yeri, görüşü ne olursa olsun, bende hep başka olacaktır.