dünya çapındaki istatistikleri son 3 yılda bile çığ gibi büyümüş, insanların "yolda radyo dinlemek" hobisinin yerine geçtiği düşünülen, tek kişiyle üretilenlerinin 2 ve daha fazla insan içeren örneklerine göre daha kolay dinlenebildiği sosyal medya içeriği. biraz istatistiksel bilgi vereyim, sonra kendi fikirlerimi yazayım:
- 2021 itibariyle dünya çapında 850 bin podcast var. bunlar totalde 48 milyon bölüm ediyor (podcast başına 56,5 bölüm). 2020'ye göre podcast sayısında %20 kadar artış var. 2020'de 750 bin civarı podcast varmış.
- dünya çapındaki podcastler 100'den fazla dilde yayınlanıyor.
- amerikalıların %51'i podcast dinlediğini, bu %51'in %37'si de her ay podcast dinlediğini belirtiyor. yüzdeler her yıl %5 civarında düzenli olarak artmış.
- haftalık olarak podcast dinleyenlerin alışkanlıkları arasındaki bu dinleme dönemi haftada 6 buçuk saatten biraz daha fazla tutuyor.
- podcastlerin %67'sini 18-44 yaş arasındaki insanlar dinliyor.
- podcast dinleyicilerinin %45'inin yıllık kazancı 250 bin dolar civrındaymış (aylık 21 bin civarı ediyor. liraya çevirmeye gerek yok çünkü yarın 22'yle çarpabileceğimiz gibi, 2 hafta sonra 5'e de bölebilirsiniz). bu dinleyicilerin %26'sı üniversite mezunu.
- 2019 verisine göre en çok dinlenen podcast ana başlığı müzikmiş.
- podcast dinleyicilerinin neredeyse yarısı evden, %59'u ev işi yaparken, %51'i araç kullanırken, %65'i telefondan dinliyor.
- 2021'de podcast reklamları pazar payı %35 kadar artmış ama bunun içerik açısından değerlendirildiğini düşünüyorum ben. yani, harcanan paraya karşılık edinilen dinleme sayıları bu oranın içinde değerlendirilmiyor olmalı. podcast reklamı için harcanan para 2021 için 1,1 milyar doları bulmuş.
- 2024'e kadar sadece amerika'da 100 milyon podcast dinleyicisi olacağı tahmin ediliyormuş.
- podcast dinleyicilerinin %75'i podcastleri yeni bir şey öğrenmek için dinlediklerini söylemiş. sanırım türk podcast dinleyicileri ile aralarında çok fark var. bizdekiler genelde başlığı ilgisini çeken ve ilgi alanları içinde bulunan konular hakkındaki podcastleri dinleme eğiliminde. bu noktada yeni bilgiden ziyade, aşinalık durumu ön planda bizde.
- podcast dinlemeyenlerin büyük kısmı podcast denilen naneyi ilgi çekici bulmamalarını neden olarak göstermiş. küçük bir kısmı da zamanlarının olmadığını ileri sürmüşler.
çevremde çok sayıda podcast dinleyicisi yok ama olanlarla da doğrudan iletişimim var. gözlemlediğim kadarıyla insanlar kulaktan kulağa yayılarak ünlü olmuş podcastlere ilgi gösterip hemen hemen hiç duyulmamış ama keşfedilmeye hazır halde önlerinde duranları görmezden gelmeye devam ediyorlar. yani, aylık 50-100 dinlenen podcastler 1 yıl sonra da aynı seviyelerde kalıyor, günlük 50-100 dinlenenler ise çığ gibi büyümeye başlıyor. bu noktada reklamın büyük önemi var. doğru reklamı doğru zaman aralığında yayınlamak altın değerinde. ayrıca bu podcast işlerine girmeden önce zaten tanınır biriyseniz, dinleyici sayınız artsın diye kıçınızı yırtmıyorsunuz çünkü zaten sizi takip edenlerin büyük kısmı doğrudan buraya kanalize oluyor. 20 bin takipçisi olan ünlü bir radyo programcısının tek başına yaptığı podcastin bir bölümünün aylık 50-100 dinlemelerde kalması beklenmiyor. buradaki doğru orantılı eğri (ünlü olan çok dinlenmeye, tanınmayan az dinlenmeye devam eder) bir noktada kırılmıyor, yıllarca böyle devam ediyor. bir doyum noktası olduğunu düşünüyorum tabii. yani, günlük 50-100 dinlenen bir ünlü, totalde bölüm başına 20 bin dinlenme civarına ulaştığında bu sayı bir sonraki bölümünde 25-30 binlere çıkmıyor, stabil hale geliyor. bu çıkarımdan da şunu anlayabiliriz: bizim ülkedeki podcast dinleyicisinin sayısal karşılığı bu sayılarda kalmaya mahkum. z kuşağı ve hatta alfa kuşağı podcast dinleyicileri arasında kemik kitleyi oluşturuyor. önümüzdeki 10 yıl içinde tamamına yakınını bu kuşaklar oluşturacak çünkü dinleyicilerin ortalama yaş grubu 3-4 yıldır sabitlenmiş durumda. bu 2 kuşağın dinleme normlarının hangi yöne doğru değişebileceğini önceden görüp ona uygun podcast bölümleri kaydeden podcast yayıncılarının ünlü olacağını ve yukarıda bahsettiğim sayılara ulaşabileceğini öngörmek mümkün.
bizim ülke için zengin hobisi ya da beyaz yaka hobisi olarak görülüyor bu podcast işleri. benimle hemen hemen aynı sosyoekonomik konumda bulunan çevremdekilerin birçoğunun podcast dinleyicilerini böyle gördüğünü biliyorum, duyuyorum. 96 yaşındaki anneanneme kendi podcastimi dinlettiğimde "radyo mu bu?", "canlı mı bu?" gibi sorular sormasını bekliyordum zaten ama ardından içeriğe bağlı sorular gelince, bu hobi çıkarımının eğitim seviyesi ve aylık/yıllık kazançla ilgili olabileceğini de düşündüm. bizim ülkede bakkal ergin abiye, fırıncı kadriye teyzeye, terzi ahmet amcaya podcastin ne olduğunu anlatmakla pr yapamıyor, dinleme sayılarını artıramıyor, bir kitle edinemiyor, sesini duyuramıyor; kısaca, podcast bölümlerini karşında biri varmış gibi yapamıyor, duvara konuşur gibi anlatmaya devam ediyorsun. böyle anlatınca da sanki ünlü olma çabası gibi görünüyor, biliyorum. ama ünlü olmaya çalışan biri ülke çapında 50 bin bile dinlenmeyen bölümler üretmeye çalışmaz, bu işten hem para hem de şöhret kazanmayı düşünecek kadar aptal olamaz. hobi yönünün iki yönlü işlediğini de aklında tutar.
özetle, dünya ile türkiye arasında podcast yayınlama ve podcast dinleyicisi olma karşılaştırmasında arada everest var. yayıncılığın (sosyal medya yayıncılığı ya da içerik üreticiliği değil bak, doğrudan yayıncılık) hobi olarak görüldüğü, üretilen yapımın hem ego tatmini hem de aylık geçim kapısı haline geldiği bir ülke olmamız, bu işlerin youtube'da "götümüze kola sokma challenge'ı yaptık, hastanedeyim şu anda!!!" başlıklı videolar üreten beyinsizlerin de yüce(!) katkılarıyla çocuk eğlencesine dönüşmüş olması nedeniyle kısa vadede mümkün değil. belki 2050'lerde yukarıdaki istatistikleri bizim ülkedekiler olarak okuyabiliriz, kim bilir.