"hayat aslında boştur, içine sıçtıkça dolar" imza: rahmetli babaannem.
nur içinde yatsın, çok orijinal bir kadındı. kendisi çerkeslerin ubıh kolundan olup atasözleri ve deyimler sözlüğü gibi iletişim kurmasıyla bilinirdi. muhakkak ki bu sözünde de gören gözler, hisseden kalpler için alınası büyük ibretler vardır.
şimdi esasen farkındayım, "hayata zarafet kat" gibi bir girdinin peşine bu söz pek yakışmadı; ama bilirsiniz konuşursam altını doldurmaya da çalışırım. doldurayım hemen.
ben bu sözü ilk şu olay üzerine duydum. hukuk fakültesinde öğrenciyim, vergi hukuk finalinden 3 almışım. evet 3. yazıyla üç. 100 üzerinden 3. hani bi bok yemeden evvel sayarız ya, hazırlık için, "biiir, kiiiii, üüüüçç" diye, işte o üç.* neyse efenim, bunu babaanneme söyledim, "sıçtım babaanne yaa" diye. o da dedi ki "boşver kızım, hayat aslında boştur, içine sıçtıkça dolar"
şimdi bak düşünüyorum, iyi ki üç almışım o sınavdan. üç almasam babaanneme bunu demezdim, o da bana bu karşılığı vermezdi ve ben bu lafı ya hiç duymamış olurdum, ya da babaannemden duymamış olurdum. ikisi de kötü be.
düşünmeye devam edeyim, beyin bedava. ben biraz (biraz mı?? ah canım benim) sıçtım batırdım hayatta. iş hayatında, okul hayatında, bazı ilişkilerimde, irili ufaklı birçok şeyde. ama insan kırıldığı yerden güçleniyor, hatasından öğreniyor, tam olarak oralarda büyüyor, tekamül ediyor sanki. bakıyorum, nerede işleri boka sardırmışım, bi hareket akabinde de bi bereket gelmiş ortama. kolay oluyor demiyorum; ama hayatımda neyi böyle pasparlak, iz bırakan şekilde hatırlıyorum, hep o sıçış zamanları.
tabi bu lafı esas alıp "haydin sıçıp batıralım o halde" demiyorum; ama işler ters gittiğinde güç almak için ideal bir söz bence. ayrıca mizahta da türlü kerametler vardır. boktan durumlarımıza gülmek, patlamasına ramak kalmış balondan sızan hava gibi bir rahatlama getirir insana.