bir numarayı tahmin edin, evet bildiniz bence. sonra; evde çorapla gezinirken ıslak bir yere basmak, dolayısıyla ıslak çorap.
bir içeceğin bardağa konulurken şişeden, termostan, çaydanlıktan her ne ise işte, incecik sızarak akması, ve her yere damlaması.
kış mevsiminde palto, mont vs ile belli bir mesafeyi hızlı yürümek zorunda kalmak. o kalın montların içinde incecik terlemek ve o halde iyice bunaltan toplu taşımaya binmek. (bu ara bir de buna yüzdeki maske eklendi ki aman da aman)
ağzı kokan insanlar.
kaldırımda basınca su sıçratan mayın taş.
dışı reçellenmiş veya ballanmış tabak.
ısırdığın zaman altından floş diye yağı akan dürüm.
kışın sıcacık uykundan uyanıp çok soğuk klozete oturmak.
evde pişen karnabahar kokusu.
uzayan bamya.
evin sağında solunda asılı ıslak çarşaflar.
elektrik kesintisi.
saç kestirmek.
hiç hoşlanmadığım insanlarla mecburen sohbet etmek zorunda kaldığım ortamlarda bulunmak.
sigara kokan taksiler, arabalar, evler.
dışı ısınmış içi soğuk yemek.
restoranlarda, kebapçılarda siz oturur oturmaz garsonun sildiği bezden ve hemen akabinde masadan gelen o tarifsiz koku.
saatlerce üzerine su eklene eklene başka bir şeye dönüşmüş, aşırı acı çay.
ağza topakları gelen pişmemiş türk kahvesi.
kıvrılmış kitap kapağı.
zoom'da sadece alnı görünen, bilgisayarın içine girerek katılan kişi.
iyi kalpli insanları, canlıları, bitkileri üzen kötü kalpli kişiler.