1938'de son bulan kürt ayaklanmalarından sonra 1970'lerin sonunda ortaya çıkan örgüt. PKK birçok kez ideolojik eksen kaymaları yaşamıştır.
örgüt çıkış aşamasında kürt sorununa çözüm olarak ''bağımsız kürdistan''ı koymaktaydı. bu hedef karşısındaki çözümleri, örneğin ayrılığı değil de özerkliği savunmayı ''sömürgeci türk devleti'nin uşaklığı'' olarak nitelendirmekteydi. bağımsız kürdistan hedefi zamanla federasyon tartışmalarına varmış, sonrasında otonomiye rıza göstermeye kadar inmiştir. bu otonominin abd'deki eyaletler kadar olabileceği de savunulmuş, ''demokratik cumhuriyetin bir bileşeni olarak yer almak'' da savunulmuştur. en son abdullah öcalan şöyle demiştir: ''ayrı devlet, federasyon, otonomi ve benzeri yaklaşımların bile, geri ve bazen çözümsüzlüğe yol açtığını pratikte görünce; demokratik sistem üzerinde yoğunlaşma, bana çok önemli geldi. bundan askeri, silahlı güç yolunun giderek tıkanmasının da büyük payı vardır.''
1978'de yayımlanan kuruluş bildirgesi'nde abd hakkında şöyle denmiştir: ''pkk, başta abd emperyalizmi olmak üzere tüm emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin bölgedeki düzeni devrilmeden, ortadoğu ulusları arasında eşitlik ve özgürlük temelinde bir barış ve işbirliği ortamı geliştirilemeyeceği düşüncesindedir.'' bu ifadelerin sahibi örgüt, 20 yıl sonra ''geçtiğimiz on yılda, dünya ölçüsünde büyük bir değişim yaşandı. ... bunu yürüten, buna hakim olan abd, buna 'yeni dünya düzeni' dedi ve dünya ölçüsünde gelinen noktada, bu konuda da önemli bir düzey tutturuldu. bunu görmek, anlamak ve kabul etmemiz gerekiyor.'' (serxwebun, ağustos 1999, sayı: 212) bu alıntılar da pkk'nın dünya görüşündeki değişimleri gösteriyor. yine aynı sayıda şöyle denmektedir: ''Fakat mevcut ABD egemenliği, '90 öncesi gibi değil. O zamanki egemenlik merkeziydi, çok katıydı, askeri bir mevzilenmeyi ifade ediyordu. şimdi bu düzeyde değil, merkezileşme azalmıştır. Kendisi öncülük etse ve egemen olsa da, diğer birçok güç de belli bir etkinlik gösterme, egemen olma mücadelesi içinde. ... ABD, kendi öncülüğünü koruyor, siyasal ve askeri olarak dünyanın birçok bölgesinde geliştirmeye çalışıyor. Ancak diğer güçleri de dikkate alarak herkese kendine göre bir yer vermeye çalışıyor. Böyle yapmazsa herkesi karşısına alacağını iyi biliyor.'' ''emperyalist sistemden gelen egemenlik yaklaşımına karşı cephe almak, bütünüyle sistem dışına çıkmak ve kendi kabuğuna çekilmek ulusları geliştirmiyor...''
kuruluş döneminde pkk'ya göre kemalizm, faşizmdi. hitler'in ilham aldığı kişi mustafa kemal'di. kemalizm, kemalist dönem; pkk için bir küfürden farksızdı. pkk'nın hoşuna gitmeyen, işine gelmeyen her görüş kemalizmin, ''türk solu''nun kemalizm etkisinden kurtulamamasının eseriydi. yakın tarihe kadar ise kemalizmdeki olumlu özellikler keşfedilmekte, kemalizme yüksek değerler biçilmektedir. pkk ve kemalizm arasında; mustafa kemal ile abdullah öcalan arasında özdeşleştirmeler yapılmaktadır. pkk'nın ilk dönemlerinde kemalizmin işgal karşısındaki konumu reddediliyor ve faşizm ideolojisiyle aynılaştırılıyorken, sonrasında kemalizm olumlanır olmuş, mustafa kemal'in kürt sorununu çözmek istediği fakat kürt ayaklanmalarının bunu engellediği dahi iddia edilmiştir.
aynı şekilde geçmişte misak-ı milli'yi ve ortak örgütlenmeyi savunan örgütleri sömürgeci uşaklığıyla suçlarken zamanla ortak örgütlenmeyi, devlet sınırları içerisinde mücadeleyi, ''türkiyelileşmeyi'' savunur olmuştur. imralı savunması'nda şöyle denmiştir: ''türkiye'de ortak bir ulustan bahsetmenin yadırganacak bir tarafı yoktur. atatürk milliyetçiliği ırk, köken milliyetçiliği değildir, esasında tarihten süzülen bir kültür ulusçuluğunu esas alır. türkiye'yi misak-ı milli olarak başta ortak bir vatan olarak kabul, hem kürtler hem de türkler için bir ulusal yemin olarak kabul edilir. en iyi, anlamlı ve mümkün olan özgürlük ve bağımsızlık, bu yer kürdistan da olsa ancak türkiye'nin genel misak-ı milli sınırları içinde mümkündür.''
daha pek çok konuda (ulusal sorun, devrim, demokrasi, sosyalizm gibi) uzun örnekler, alıntılar öne sürülebilir bu minvalde. ama pkk'nın milliyetçiliğinin vardığı pragmatizmi göstermeye bunlar da yeter. sonuç olarak şunu demek yanlış olmasa gerek: pkk, savunduğu ne varsa şimdiye kadar inkâr eden ve şimdiden sonra da etmeye hazır, pragmatik bir örgüttür. fakat dayandığı kitle tabanı ve özellikle kürt halkının ulusal talepleri pkk'yı tüm bu tutarsızlığına rağmen bir güç olarak sahnede tutmaktadır.