1. bunu tıbbi olarak, insan olarak, kadın ya da erkek olarak tanımlamak gerçekten zor, kadın yaşamında belli dönemlerin olduğu her dönemde belli belirsiz rahatsızlıklar yaşandığı aşikardır. çocukluktan ergenliğe yeni yeni yetişirken, cinsel olgunluk dönemi ve menopoz dönemleri arasında yaşanan östrojen azalması ve son olarak over fonksiyonlarını bitişe geçtiği yaşlılığa kadar birçok durum mevcuttur; pms bunların en önemlilerinden biri olarak göze çarpmaktadır.

    pms ise siklus dediğimiz adet döngüsünün luteal fazında menstrüasyonun akabinde başlayan, etiyolojisi hakkında hala yeterli bir bilgiye sahip olunamayan bir durum olup,hastanın günlük yaşatısından tutun, ruhsal durumuna kadar her şeyi olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

    bilinen bazı durumlar bu sendromun etiyolojisinde yol olarak kullanılabilmektedir; ama etiyolojisi tamamen bilinmemekle olup, yumurtalıklarda gelişen durumlar, östrojen, progesteron ve serotonin gibi hormonların etkisiyle de açıklanabilmektedir.

    bu semptom belli şiddetlerde olup hafif seyrederse hastanın pek fazla rahatsız olmayacağı, tedaviye çabuk yanıt vereceği bir döneme çabucak geçiş yapabilir, fakat sendromun artışında tamamen bambaşka şeyler ortaya çıkar; günlük yaşantıları, iş hayatları komplike bir biçimde birbirine girer, her şey allak bullak olmuş gibi hissedilmeye başlanır.

    sonrasında başta anksiyete ve yeme bozuklukları olmak üzere birçok durum görülmeye başlanır. bunları örneklendirecek olursak; umutsuzluk hissi, mutsuzluk, endişe ve gerginlik durumları sıklıkla görülür. konsantrasyon eksikliği, dikkatsizlik ve dahası her şeyden sorumluluk hissi bir yerden sonra hastanın kendini suçlamasına kadar gider ve kendisine kızgın bir şekilde aşırı derecede kötü hisseder.

    iletişim sorunlarına binaen kendisini yalnızlaştırmaya başlar ve çevresindeki herkesin kendisinden soğuduğunu da hisseder.

    bir de bu semptomun ülkemiz ve çevre bölgelerdeki yoğunluğun büyük bir nedeni bulunur; toplumsal cinsiyet sorunu. bununla doğan sorunlardan kadınlar her zaman bastırılmış, eziklik duygusu ve kendilerini sadece anneliğe şartlandırmaları bu durum yaşandığı zaman daha kötü etkilenmelerine neden olur. Çünkü her zaman kendileri dışında herkesi mutlu etmek onlar için toplumsal bir görev gibidir, üzerine neredeyse 10 kadından 8 kadının erkek şiddetine maruz kalması bu süreci çok ağır geçirmelerine neden olur. tabi bu durum oluştuğu zaman ne partnerlerinden, ne ailelerinden ne çevrelerinden ne de bir başkasından destek görürler, sonrasında gerçekten ağır bir depresyon sürecine girerler.

    bir de ataerkil toplum, sosyolojik sanrılar ve sonrası...

    tedavisinde başta ssri ve snri olmak üzere farklı varyasyonlar denenebilir, medikal olarak desteklendikten sonra hastanın eski yaşantısına dönebilmesi için stressiz bir ortama bürünmesi en önemli ihtiyaçtır. bu durumda kendisine öncelikle sağlıklı uyku ve beslenme tavsiye edilmedilidir, sağlıklı bir diyetle kendisini daha rahat hissedeceği muhakkaktır. uyku ve beslenme dışında, spora yönlendirilip egzersizler ile kendisini daha mutlu daha zinde hissetmesi sağlanabilir. meditasyona yönlendirilip yoga v.b yapması teşvik ettirilmeli bunların yanında ona hümanist bir yaklaşımla yaklaşılmalı eski günlerine dönmesinde destek olunmalıdır.

    bu sendromun tedavisine başlanıldığı zaman en önemli şey ise bağımlılık yapan sigara ve alkol tüketiminin tamamen azaltılması veyahut bitirilmesi yönünde uyarıcı tavsiyeler bulunulmalı, ilaç tedavisine binaen, terapistlerin akılcı ve hümanist yaklaşımı da eklenmelidir.

    bu süreci geçiren kadınları anlamaya çalışmak, bir insan olarak yanlarında bulunmak onlara yapacağınız en büyük iyiliktir.
    #269529 enzo | 3 yıl önce
    1sendrom