bre ağalar bre beyler paşalar şöyle dağlar kimlerin dağlarıdır ölenler ulu tanrının kulları kalanlar bu dünyanın sağlarıdır
hey hayri bey hayri bey bir gelin aldın soylu bir evden elinde gül gölgesinden mendili sandığında sedefli nalını su içerken görkemli ayışığında ince ve soğuk pencerelere dayamış alnını senin suyun işkodra'da falan ısındı varsın artık selânik'te soğusun sen ki salıpazarlı bir kerimin oğlusun
"hatırla hayri bey hep hep yalnız kaldığımız, bu dünya kimin olsa bizim değildir, uzaktır bize, bizim olmadıkça tepeden tırnağa."
hey hayri bey hayri bey bir elinde dikiş iğnesi öbür eli acemi alıp götürdüler bir dalgınlığa bir dalgınlığa o güzel gülü büyük anısını yaşıyamadan dünyaya utkuyla geldiği günün davul sesleri tiren sesleri top sesleri kocamustâpaşa'da şurda burda arnavut çalımınla bir kuşağın sonusun
"oradan oraya taşınan kanları hatırla, kılıçları, hatırla yemen'leri, içkileri veresiye aldığımızı hatırla, hatırla hep en son gidenleri, kimin nesiydi götürdüğün, taşıyıp getirdiğin kime, bir bayram gecesinde lime lime, üniformanda sıcak, pera'da buz gibi, tabancanla, ve soğuk ikliminde aşksızlığın, sana bir tarih gibi geldiğini hayri bey."
hey hayri bey hayri bey aslında yüreğin akıntıda bir balık gibi diri uzar durur bir yemin gibi karanlıkta bıyığının çekiştirdiğin her teli serin mart geceleri nemli koğuşlarda avanos testileri gibi terler durursun
hey hayri bey hayri bey sen bu gidişle harbiyeden kovulursun ya da bir gün bir miralay olursun korursun ara sokakları ahşap evleri yıldızlar ağır ağır gelirken geceleri ay gibi taptaze atlarla uzaktan ve dağlar ve mavzerler ve kurşunlar hey hayri bey hayri bey bir eli kurşundan hızlı öbürü daha yavaş bak şu utkulu savaşların ettiğine kaçınırsan ettiğini bulursun
bre ağalar bre beyler paşalar yağız atlar kıraç yeri eşeler vuruşmaya gel gel eder köşeler durmak değil dövüşmek çağlarıdır
hey hayri bey hayri bey osmanlıda kolağası hayri bey ayışığmda kırbıyıklı güneşlerde deli eli her silâha yatkın ayakları çizmeli hey hayri bey hayri bey hey gözleri yaradılıştan sürmeli tophane karakolunda isyandan maznun seni bir de elâziz'de filân görmeli
"iklim bozuldu, yenilendi belki, akşamın vakti erken tiren iki günde geliyor van'dan. sular hemen ısınıyor, soğuk artık ayışığmda daha görkemli. her şey biliniyor ve hiçbir şey kalmadı hatırlanmayan hayri bey. gemileri kıyıya çektik hayri bey, susuzları sulamadık hayri bey. meşrutiyet rakısı ve hareket ordusu hayri bey. uzun bir gerinmenin gözyaşartan sonrası hayri bey. veliaht prens reşat. sadrazam prens halim. hayri bey, bir karanlık bir karanlık. aldığım bir avuç deniz suyu bir boğucu göl oluyor elimde, sanki kimsesizim."
hey hayri bey hayri bey tabancan fransız çıplağı bıyığın alman esnafın biraz selçuk biraz ermeni tüccarın galatadan camilerin mahyalı kalk hayri bey hayri bey seslendir bir yerinden bu suskun ormanı.
bre ağalar bre beyler paşalar su üstünde yüzüp durur şişeler bu durgunluk yazımızı kışeyler bu buğular öfke buğularıdır
hey hayri bey heyri bey bir eli bomboş, birinde dikiş iğnesi kendisi hep kendisi, değişen güveyisi solgunluk ve hatırlanmayan bir şey artık hatırlanmayan sonu çok değiştirilmiş bir masal gibi bütün bunların en iyisi ben bu gece ölürüm gider yastığımı bulurum.
"biliyorum her şeyi birlikte gördük, yaşadık. hürriyet delisiyle tütün rejisi, eşkıya denenleri dağda ve şehirde, sonraları şehirde. uzun boylu adamların atlara binişi, sonraları senin bir elinde zeynelabidin'in cümbüşü. bir elinde sabah kahvesi, kendine biraz aykırı ama çok çok kırmızı, ovalardan getirilen bitkilerden sulardan damıtılan. içine akışını bilmediğin bir katı sızı ipek yüklü bir kervanın dağlı moğolların eline düştüğünde, keçi saçlı moğolların, duyduğun öfke, hayri bey ve durmadan hepyek gelmesi bir zarın."
hey hayri bey hayri bey artık ne olursa bu gece olur sinekler siner solgunluk allığını bulur bütün bunlar olmazsa ne olur en iyisi ben bu gece ölürüm
hey hayri bey hayri bey bu gece mutlaka ay tutulur bu gece mutlaka ay tutulur ben bu gece ölürüm ben bu gece ölürsem hayri bey senin gibi ölürsem ölünce seninle yaşıt olurum
"hatırla her zaman yalnız kaldığımızı, bir gemi kalksın, senin uysal başkaldırmanı götürsün, draç'tan beyrut'a bir gemi navlunsuz götürsün, anılman her zaman bir sızı olsun uzakta, çok uzakta, tabancalı hayri bey çok uzakta. hep yalnız kaldığımızı."
bre ağalar bre beyler paşalar sizin mi hep bu sevinçler neşeler bir gün olur kırılırsa şişeler dağlar bildik celâlî dağlarıdır