1. 'ın bir şiiri.

    *****

    bre ağalar bre beyler paşalar
    şöyle dağlar kimlerin dağlarıdır
    ölenler ulu tanrının kulları
    kalanlar bu dünyanın sağlarıdır

    hey hayri bey hayri bey
    bir gelin aldın soylu bir evden
    elinde gül gölgesinden mendili
    sandığında sedefli nalını
    su içerken görkemli
    ayışığında ince
    ve soğuk pencerelere dayamış alnını
    senin suyun işkodra'da falan ısındı
    varsın artık selânik'te soğusun
    sen ki salıpazarlı bir kerimin oğlusun

    "hatırla hayri bey hep
    hep yalnız kaldığımız,
    bu dünya kimin olsa bizim
    değildir, uzaktır bize,
    bizim olmadıkça tepeden tırnağa."

    hey hayri bey hayri bey
    bir elinde dikiş iğnesi öbür eli acemi
    alıp götürdüler bir dalgınlığa
    bir dalgınlığa o güzel gülü
    büyük anısını yaşıyamadan
    dünyaya utkuyla geldiği günün
    davul sesleri tiren sesleri top sesleri
    kocamustâpaşa'da şurda burda
    arnavut çalımınla bir kuşağın sonusun

    "oradan oraya taşınan kanları hatırla, kılıçları,
    hatırla yemen'leri, içkileri veresiye aldığımızı
    hatırla, hatırla hep en son gidenleri, kimin nesiydi
    götürdüğün, taşıyıp getirdiğin kime, bir
    bayram gecesinde lime lime, üniformanda sıcak,
    pera'da buz gibi, tabancanla, ve soğuk ikliminde
    aşksızlığın, sana bir tarih gibi geldiğini
    hayri bey."

    hey hayri bey hayri bey aslında
    yüreğin akıntıda bir balık gibi diri
    uzar durur bir yemin gibi karanlıkta
    bıyığının çekiştirdiğin her teli
    serin mart geceleri nemli koğuşlarda
    avanos testileri gibi terler durursun

    hey hayri bey hayri bey
    sen bu gidişle harbiyeden kovulursun
    ya da bir gün bir miralay olursun
    korursun ara sokakları ahşap evleri
    yıldızlar ağır ağır gelirken geceleri
    ay gibi taptaze atlarla uzaktan
    ve dağlar ve mavzerler ve kurşunlar
    hey hayri bey hayri bey
    bir eli kurşundan hızlı
    öbürü daha yavaş
    bak şu utkulu savaşların ettiğine
    kaçınırsan ettiğini bulursun

    bre ağalar bre beyler paşalar
    yağız atlar kıraç yeri eşeler
    vuruşmaya gel gel eder köşeler
    durmak değil dövüşmek çağlarıdır

    hey hayri bey hayri bey
    osmanlıda kolağası hayri bey
    ayışığmda kırbıyıklı güneşlerde deli
    eli her silâha yatkın ayakları çizmeli
    hey hayri bey hayri bey
    hey gözleri yaradılıştan sürmeli
    tophane karakolunda isyandan maznun
    seni bir de elâziz'de filân görmeli

    "iklim bozuldu, yenilendi belki, akşamın vakti erken
    tiren iki günde geliyor van'dan. sular
    hemen ısınıyor, soğuk artık ayışığmda daha görkemli.
    her şey biliniyor ve hiçbir şey kalmadı hatırlanmayan
    hayri bey. gemileri kıyıya çektik hayri bey,
    susuzları sulamadık hayri bey. meşrutiyet rakısı
    ve hareket ordusu hayri bey. uzun bir gerinmenin
    gözyaşartan sonrası hayri bey.
    veliaht prens reşat. sadrazam prens halim.
    hayri bey, bir karanlık
    bir karanlık.
    aldığım bir avuç deniz suyu bir boğucu göl oluyor
    elimde, sanki kimsesizim."

    hey hayri bey hayri bey
    tabancan fransız çıplağı
    bıyığın alman
    esnafın biraz selçuk biraz ermeni
    tüccarın galatadan camilerin mahyalı
    kalk hayri bey hayri bey
    seslendir bir yerinden bu suskun ormanı.

    bre ağalar bre beyler paşalar
    su üstünde yüzüp durur şişeler
    bu durgunluk yazımızı kışeyler
    bu buğular öfke buğularıdır

    hey hayri bey heyri bey
    bir eli bomboş, birinde dikiş iğnesi
    kendisi hep kendisi, değişen güveyisi
    solgunluk ve hatırlanmayan bir şey
    artık hatırlanmayan
    sonu çok değiştirilmiş bir masal gibi
    bütün bunların en iyisi
    ben bu gece ölürüm
    gider yastığımı bulurum.

    "biliyorum her şeyi birlikte gördük, yaşadık.
    hürriyet delisiyle tütün rejisi, eşkıya
    denenleri dağda ve şehirde, sonraları şehirde.
    uzun boylu adamların atlara binişi, sonraları
    senin bir elinde zeynelabidin'in cümbüşü.
    bir elinde sabah kahvesi, kendine biraz aykırı
    ama çok çok kırmızı, ovalardan getirilen bitkilerden
    sulardan damıtılan.
    içine akışını bilmediğin bir katı sızı
    ipek yüklü bir kervanın dağlı moğolların
    eline düştüğünde, keçi saçlı moğolların,
    duyduğun öfke, hayri bey
    ve durmadan hepyek gelmesi bir zarın."

    hey hayri bey hayri bey
    artık ne olursa bu gece olur
    sinekler siner
    solgunluk allığını bulur
    bütün bunlar olmazsa ne olur
    en iyisi ben bu gece ölürüm

    hey hayri bey hayri bey
    bu gece mutlaka ay tutulur
    bu gece mutlaka ay tutulur
    ben bu gece ölürüm
    ben bu gece ölürsem hayri bey
    senin gibi ölürsem
    ölünce seninle yaşıt olurum

    "hatırla her zaman yalnız kaldığımızı,
    bir gemi kalksın, senin uysal
    başkaldırmanı götürsün, draç'tan beyrut'a
    bir gemi navlunsuz götürsün,
    anılman her zaman bir sızı olsun uzakta,
    çok uzakta, tabancalı hayri bey
    çok uzakta.
    hep yalnız kaldığımızı."

    bre ağalar bre beyler paşalar
    sizin mi hep bu sevinçler neşeler
    bir gün olur kırılırsa şişeler
    dağlar bildik celâlî dağlarıdır
    #26912 kesret | 8 yıl önce
    0şiir