bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. kulzos'un en beğendiğim, onu farklı kılan özelliğiydi kişiye özel bir sayfasının olması. içimizden ne geçiyorsa, geleceğe saklamak istediğimiz ne varsa, dilimiz döndüğünce, kalemimiz yettiğince buraya yazıyorduk.
    bu sayfaya bir daha yazar mıyım, bilmiyorum.
    bir yılım geçti burada (yarın bir yıl dolacak), hayattan bir yıl. epey de zaman harcadım burada. takip ettiğim, keyifle okuduğum, okurken eğlendiğim, bilgilendiğim, belki bilgilendirdiğim bir yıl.
    epey de sabırlıydım. çok gelen giden oldu. ben kaldım ve yazmaya devam ettim.
    taslaklarımda bekleyen yüzlerce yazı var. ve onlara eklemediğim belki binlerce yazı daha. bir sonraki bir yılın asla yetmeyeceği.
    uzun uzun düşünüyorum, bu başlık dahil, diğer yazı, yorum ve taslaklardaki her şeyi silsem mi diye. her şeyi sıfırlamak...
    pek çok kişinin öyle yaptığını gördüm. iyi ya da kötü olduğu konusunda o kadar kararsızım ki, şimdilik her şeyi olduğu gibi bırakacağım sanırım.
    buraya da yazmıştım daha önce, bir insanın kendini başkalarına izah etmesi zor -elbette- pek çok şey var daha zor olan ama bu da zor. izah etmek, anlatmak, anlaşılmayı beklemek... ve daha pek çok şey.
    bu bir yıl içinde olanlar, birilerine kendini yakın hissetmek, yazılarından bir başka insanı sevmek...
    buradan bir arkadaşımla konuşmuştum, hatta iki. çünkü ikisiyle de konuştuğumuz konu aynıydı. kırılmak. evet, kırılmak. herkes kırılır. herkesin bir kırılgan tarafı, alıngan tarafı, zayıf ve korunaksız tarafı vardır, insanız. ne yaşarsak yaşayalım, ne kadar yaşarsak yaşayalım, birileri, bilerek ya da bilmeyerek o zayıf tarafımıza dokunuyor, bazen incelikle, bazen inciterek.
    o anki ruh halimize ya da o insanı tanıma mesafemize göre tavır alıyoruz bizler de. yüzlerini görmediğimiz, aslında haklarında hemen hiçbir şey bilmediğimiz bu insanlara karşı bazen hoşgörülü, bazen sevecen, bazen hoyrat ve acımasız, hatta kindar olabiliyoruz.
    ne olacak ki işte, sonunda burası bir sosyal alan ve hiçbir şey ciddi değil, eğlen geç diyordu buranın sahiplerinden biri. ve haklıydı.
    söyledim, herkesin bir ince ayarı, bir ince noktası var. o sınır geçilemez, geçilmemeli, geçirtmemeli. eğer buna izin verirsek, saygımızı yitiriyoruz; öncelikle kendimize.
    neredeyse imkansız diyebileceğim ölçüde 'hoş' insan var burada.
    laedri, zara, nas, göçmen, 483, medusa, sol, petra, kurt adam, keltox, laşat, lacamp, istenc, nite, nikolay, aigai, becool, lake, jean, mike, rainbow, her iki kayser, krupp, beth, cassi, taro, magnetsu, kemal, esinti, nosferatu, jupiter, writer, verdmin, maraz, ferrari, alpali, eftalya, iskiski, svart, laz ziya, rstnpeace, pia, ruz....... ve adını yazamadıklarım, belki henüz tanıyamadıklarım...
    sıradan sözcükler duyguları anlatmakta çok yetersiz. diğer türlüsünü ise ben beceremiyorum. (becerebilenleri satın alıp okuyoruz zaten.)
    sadece en sade ve en içten teşekkürler her birinize.
    buraya ara ara uğrarım, yazarım da sizlere. bu bir veda yazısı değil. veda etmekten hiçbir zaman hoşlanmadım, kesin olan hiçbir şeyden hoşlanmadığım kadar, gerekli-gereksiz kurallardan, kural koyanlardan, kibirden, hoşgörüsüzlükten, acımasızlıktan, zulümden hoşlanmadığım kadar.

    #268123 hero | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    2kişiye özel