1. bu başlık mitya tarafından ukde olarak kaydedilmiş

    1945'te dersim'de doğan thkp-c liderlerinden. Mahir, Hüseyin ve Ulaş; THKP-C tarihinin hemen her aşamasında birlikte oldular. Üçü de farklı farklı çatışmalarda öldürülse de, THKP-C örgütü bu üç kişinin ismiyle anılır.

    Cevahir THKP-C'nin SBF kökenli kadrolarından biriydi. Önce İstanbul Tıp'a girmişti, ama SBF onun için daha çekiciydi. Okul değiştirip SBF'ye geçti. Okula gelir gelmez Fikir Kulübü'nün üyesi oldu. O dönem o da TİP üyesiydi. Araştırıcıydı. Bu özelliğiyle TİP'e karşı yürütülen ideolojik mücadelenin de önde gelen savaşçılarından biri oldu. SBF'deki anti-faşist mücadeleyi omuzlayan ilk militan kadrolaşma içinde de Cevahir yer alır. Sonra adım adım THKP-C'nin oluşumu geldi. Hüseyin Cevahir, bu süreçte 1970 Aralık'ında Ankara Küçükesat'taki bir evde yapılan toplantıda oluşturulan 11 kişilik Geçici Genel Komite'nin üyelerinden biri olarak yer aldı. Sürecin ilerleyen evresinde Genel Komite "geçicilikten" çıkıp kesinleştiğinde de Hüseyin Cevahir yine THKP-C'nin sorumluluğunu taşıyan bu yapı içindeydi. Genel Komite'de yapılan ilk işbölümünde Hüseyin Cevahir Kürdistan sorumluluğunu üstlendi.

    Ancak Cevahir, sadece bu bölge ile sınırlı kalmamış, örgüt kendisine nerede ihtiyaç duyduysa orada olmuştur. Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan ve Sebahattin Kurt'la birlikte sık aralıklarla Karadeniz bölgesinde bulundu. THKP-C'nin başlatacağı silahlı savaşın adım adım örgütlendirilmesinde yer aldı. THKP-C'nin Ankara'da gerçekleştirdiği ilk eylemlerde Cevahir de vardır. Hüseyin Cevahir Şubat 1971'de içlerinde Ulaş'ın da olduğu bir ekiple birlikte, İstanbul'a geldi ve İstanbul'daki hazırlıkları örgütledi. 17 Mayıs 1971'de İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom'un kaçırılması eyleminde Ulaş Bardakçı ve Mahir Çayan'la birlikteydi. 12 Mart Cuntası'nın ağır baskı ve takip koşullarında geri çekilmeyi değil savaşı örgütlemeyi düşünmüş ve bunu hayata geçirmişlerdi. Elrom eylemi sonrası yaşadıkları süreç onları Maltepe'deki bir eve, 51 saat sürecek bir direnişe götürmüştür.

    İsrail Başkonsolosu'nun öldürülmesi sonucu ülkede büyük bir operasyon süreci başlamıştır. Mahir ve Cevahir Maltepe Rıhtım Caddesi'nde polisle karşı karşıya gelirler. Bölgeden uzaklaşmaya çalışırken aynı zamanda peşlerine takılan polislerle çatışmaya başlarlar. Kuşatmanın genişlediğini görüp kuşatmayı yaramayacağını anladıklarında bir evin balkonundan içeri girerler. Girdikleri evde Sibel Erkan adlı bir çocuk, çocuğun kardeşi ve erkek kardeşi vardır. Anne ve erkek kardeşini serbest bırakan Mahir ve Cevahir, Sibel Erkan'ı evde tutarlar ve kurşunlardan uzak güvenli bir alana çekerler. Sonrasında verdiği ifadelerde Sibel Erkan ''Mahir ve Cevahir abiler bana çok iyi davrandılar.'' demiştir.

    Polis ilk başta evde kimlerin olduğunu da bilmemekteydi. Sürekli teslim ol çağrıları yapmaktaydılar. THKP-C savaşçıları olduklarını açıklayan Mahir ve Cevahir'in teslim ol çağrılarına cevabı şöyledir: ''Asla teslim olmayacağız. Bizim buradan ancak ölümüz çıkar. Çocuğa dokunmayacağız. Çocuk ancak sizin ateşinizle ölebilir. Silahımızı da asla teslim etmeyeceğiz. Erkek adam silahını atmaz. Bizi teslim almaya gelirseniz silahımız size dönecektir.''

    Çatışma alanına Mahir ve Cevahir'in anneleri, babaları, akrabaları da getirilmiştir ve ''teslim olun'' çağrıları onlar tarafından da yapılsa da, fayda etmemiştir. Kendisine teslim olmasını söyleyen amcasına Hüseyin Cevahir şu cevabı vermiştir: ''Amcam, güzel amcam. Bu töreye sığar mı? İnsanlığa sığar mı? Biz ki namusu, şerefi, onuru, erdemi bayrak edinip çıkmadık mı düşmanın karşısına... Bu bayrağın rengi ihanetle kirletilir mi?'' Kızgındı Cevahir, kendisine ihaneti teklif ediyordu amcası. Mahir anlamıştı durumu. Zazaca konuşuyorlardı ama anlamıştı. Cevahir'in öfkesinden anlamıştı. Mahir, Cevahir'e baktı. Yüzünün kızardığını gördü. Böylesi bir teklifi duymaktan bile utanmıştı. Mahir, kendisine teslimiyet çağrısı yapan annesine: ''Anne, dinle bak, sonra çek git, dinle sözümü, bu faşist köpekler seni kandırmışlar sakın bunların oyununa gelmeyin. Teslim alınca işkence yapıp, bu namussuzlar öldürecekler, arkadaşlarımızı aynı şekilde dünyasına pişman etmişlerdir. Çekil, çekilin gidin. Yarının Türkiye'sinde bunların yüzüne tüküreceklerdir.'' Yine binbaşıyla yapılan bir konuşmada Cevahir şöyle der: ''Binbaşım ben Cevahir. Buraya gelince söylüyorsun vicdandan, şundan bundan bahsediyorsun. Örgütten bahsediyorsun. Radyolar bangır bangır şakiler, caniler diye ikaz ediyor. Madem öyle ilan ediliyoruz bugün kamuoyunda, öyle olacağız.''

    Karar kesindir, teslim olunmayacaktır. İlk gece kuşatmayı tamamlayan ışıldakların sönmesi üzerine baskın olabileceğini düşünerek havaya 5 el ateş eden Mahir ve Cevahir teslim olmayacaklarını bir kez daha söylerler. Ertesi gün, 1 Haziran'da, saat öğlen 12'ye 20 kala eve baskın başlar. İlk atışı yapan ve Hüseyin Cevahir'i vuran binbaşı Ahmet Cihangir'dir. Polisler ve askerler binanın arka tarafından, cepheden destek ateşiyle içeri girmeye çalışırken, Mahir ve Cevahir yaralanmalarına rağmen çatışmaya devam ederler. Çatışma sonunda Hüseyin Cevahir öldürülür, Mahir Çayan yaralı ele geçirilir. Ölümünden 44 yıl sonra babası verdiği bir röportajda ''Vücudunda 83 kurşun deliği saydım!'' diyerek, Cevahir'in 25 kurşun değil 83 kurşun aldığını belirtmiştir.

    THKP-C örgütünün kuruluşunda yer alan ideolojik etkileri ayrı olmakla birlikte ''Doğu Anadolu Raporu'' ve ''Küba Devrimi Üzerine'' adlı yazılar ona aittir. Yine edebiyatçı yönü de olan Hüseyin Cevahir'in ''Kalın Çizgilerle Edebiyatımızın Dünü'' başlıklı bir yazısı da vardır. Doğu Anadolu Raporu adlı yazısında şöyle demektedir: ''Bir yandan da emperyalizm orta doğu’da planını hızla tatbik, etmekte… Halkların arasına düşmanlık sokup emperyalizme karşı kurtuluş mücadelesini bölmeye, arkadan hançerlemeye çalışmaktadır. İşte durumun can alıcı noktası burası… Türkiye devrimcileri uyanık davranıp bu oyunu şimdiden bozmaya çalışmazlarsa ilerde çok büyük açmazlara düşebilirler. Doğu sorunu ancak devrimci yoldan çözüme bağlanabilir. Bu devrimci iktidar uğruna Türk ve Kürt devrimciler, bütün yurtseverler omuz omuza çalışmalıdırlar. Halkların var olan gerçek kardeşliği pekiştirilmeli, baş düşman emperyalizme karşı mücadele edilmeli ve uyanık olunmalıdır. Tek doğru yol budur. Yoksa hangi saflarda olursa olsun burjuva şovenizmine düşmek, emperyalizmin oyununa gelmektir, bölücülüktür.''

    anısına yapılmış bir parça: youtu.be/...

    Mezarı Dersim'in Mazgirt ilçesi'nin Şöbek – Yeldeğen köyündedir.

    Kaynaklar:

    - t24.com.tr/...
    - www.facebook.com/...
    - odatv4.com/...
    - ozgurluk.info/...
    - Zafer Yolunda 1 (Boran Yayınları)
    #268065 elhukmidiyalektik | 3 yıl önce (  3 yıl önce)
    0tanınmış kişi