1. ilk olarak 1988 yılında ismi güzel ve tarafından temelleri atılsa da 1993 yılında abd pittsburgh'da vücut bulan anti-faşist punk grubu. sonuncusu bu yıl yayınlana 12 adet mükemmel stüdyo albümü bulunan grup benim askerlik yaptığım yıl olan 2007 boyunca ile beraber en iyi arkadaşlarımdı.

    şimdi bir zorlama sonucu üniformaların altına girmişim. seksi görünmesi dışında en ufak bir pozitif özelliği olmayan üniformalı hayatımla ilgili tek avuntum askerliği meslek subayı olarak yapmış olmam. temelde sadece üniforma giyen bir mimardım. acemilik dışında bir kere bile silaha dokunmadım en azından. autocad, şantiye kontrolü şeklinde geçti bitti. bitmesine de, benim meslek subayı olmam hayatımın bir yıl boyunca kısıtlandığı, özgür irademin olmadığı, emir-komuta zincirinin bir halkası olduğu gerçeğini değiştirmedi. bu kendime olan saygımı kaybettiğim sene boyunca üs içinde yanılmıyorsam 20km olan hız sınırını mesaiye kaldığım her akşam kırarken müziğin sesini sonuna kadar açıp anti flag'in "you've gotta die, gotta die, gotta die for your goverment, die for your country that's shit şarkısını" karga sesimle de eşlik ederek söylemeden çıktığımı hatırlamıyorum.

    neyse gel zaman git zaman kabus bitti, terhis oldum, abla sağ olsun, o dönem çalıştığı ant yapı moskova plot 9 şantiyesinde beni işe aldırdı. terhis sonrası brezilya tatili dönüşü direk moskovaya kabus gibi uçtum. aylardan ocak her yer takır takır buz, nasıl sevimsiz bir şehir. yoğun iş temposu, bambaşka bir kültür, anlamadığım bir dil, okuyamadığım yazılar, ilk iş ve 15 kişilik ofisin en çıtır(gerçi 14 yaşında bile görüntüm çıtır değildi ya) elemanı. baskı var üzerimde. bütün gün sudan çıkmış balık gibi tuvalet banyo çizerken kulakta askerlikten alışkanlık anti-flag. nereye gitsek ya daddy was a rich man, ya diyorum fuck police fuck police fuck police brutality! ablam artık kriz geçirecek neredeyse. sesim çirkindir de. yine böyle iş çıkışı metroda o efsanevi uzunluktaki yürüyen merdivende ben die die die, diye çığırdığım için kavga ederken stickerı fark ettim. anti-flag moskova'da. şaka gibi geldi. hiç beklemiyorum. ha bu arada moskoflara giderseniz sakın metrolardaki minik stickerları boşlamayın; en sağlam şehir rehberidir. böyle sevinçten yürüyen merdiven başı bekleyen babuşkayı öpüyordum nerdeyse. neyse işte biz ablayla karar verdik konsere gidiyoruz.

    konser günü geldi çattı. ben şantiye şartlarında olabilecek en uygun kıyafetleri giydim. ama ablam beni şaşırttı. normalde paçoz olmasına rağmen kadın punk konserine gideceği gün topuklu botlar, kürklü manto giydi bir de kafaya bir kokoş şapka, kırmızı tırnaklar falan. ama sonra ben şapka çıkardım. sterotip punklar arasında tavrıyla en marjinal o olmuştu. neyse o böyle fırfırlı teyze, benim ruslukla hiç alakam yok, 14-15 yaşında genç punklar bize sardırdı kuyrukta. bir sevdiler ablamı görmek lazım. gecikmişiz. o kuyruktan girmemize imkan yok. bunlar tuttu ablamın elinden, o da benimkini, bizi koşa koşa sıranın başında bekleyen bir abimizin yanına kaynak yaptılar da içeri girdik. anti-flag istediği kadar anarchopunk olsun. şehir moskova. dünyanın en güçlü diktatörlüklerinden birinin başkenti. mekanda bir güvenlik var, sanki konsere değil de havaalanına giriyosun. neyse efendim binbir badire sonunda içeri daldık.

    konser başlamıştı herkes coşmuş. itiraf etmem gerekirse beklediğimden çok daha iyi bir performans sergilediler. ya da nasıl desem, böyle aylarca gözlemlediğin adamı yatak odanda bulmuşsun gibi. işte öyle hissettim ben. justin neredeyse sahnede bile durmadı. pogo kesilmedi. underground network çaldığı süre boyunca ayaklarım yere değmedi, böyle pogo anı benimki gibi kütle bile biraz yukarı çıkmış artık akıntıyla oradan buraya sürüklendim. hayatımın pogosuydu, türkler gibi ufaklık değil ruslar, bulmuşum dişime göre. hayatımdaki yegane stage dive'mı bile yaptım. justin biraderimiz faşistlerin her türlüsüne saydırırken rusya'daki homofobiye değindiğinde öyle bir zıplamışım ki başım nerdeyse tavana değiyordu.

    uzun lafın kısası, her açıdan tatmin olduğum bir performanstı anti flag'den gelen. açıkçası bulunduğunuz yerde bir konser vereceklerse bence tür ilginizi çekmese bile gidin. kaçmayacak samimi bir ortam oluyor. en azından eğleneceğinizi garanti ederim. çıkışta saçı-başı dağılmış kokoş ablamla kola kola girdik. meşhur yürüyen merdivenlerde açtık biraları bağıra bağıra gotta die gotta die for your goverment! yürüyen merdivenin başını bekleyen teyze bile azarladıydı bizi. ah gençlik gençlik.

    www.youtube.com/... - die for your government
    www.youtube.com/... - the press corpse
    www.youtube.com/... - drink drank punk
    www.youtube.com/... - anatomy of your enemy
    www.youtube.com/... - the disease
    #267443 aigai | 4 yıl önce
    0müzik grubu