1. perdeyi güzel bir anımla kapatmak istedim...

    sanırım 7-8 sene önceydi. letonya riga'da yaşandı her şey. 3 ortaklı bir şirkette pazarlamacıydım. şirket ortaklarından birisi, ortaklardan birinin yeğeni ve ben iş seyahatindeydik. 3 tek kişilik yataklı bir oda tutmuştuk. patron otelde kalmış, diğer patronun yeğeniyle biz de dışarıya gezmeye çıkmıştık.

    önce bir bara girdik, ikişer bira içtik ve ortam pek sarmayınca oradan da çıktık. sonra meydanda dikilip nereye gitsek, ne yapsak diye düşünürken onları gördük. kader ağlarını ilmek ilmek örmeye başlamıştı :) iki kız bize bakarak gülümsüyordu. hemen "priveeet" diyerek kızlara yanaştık. ayak üstü biraz konuştuktan sonra birlikte bir şeyler içmeye karar verdik. birer bira eşliğinde hoş sohbet devam etti. ne kadar da çabuk kaynaşmıştık :)

    sonra eğlencenin dozunu arttırmak için karaoke bara gitmeye karar verdik. sırayla her masadan birileri çıkıp şarkısını söylüyordu. sonra sıra sende diye beni ortaya attılar. türkçe şarkı var mı diye sordum. olmadığını öğrenince mecbur elimde mikrofon a capella yapmam gerektiğiyle yüzleştim. tarkan'dan asla'yı söyledim, çünkü o şarkıyı çok seviyorum. şarkı bitince bardaki herkesin çılgınlar gibi beni alkışlaması çok hoşuma gitmişti. ne kadar da güzel söylemiştim :)

    oradan da çıkıp daha eğlenceli bir yere gitmeye karar verdik. bir iki dolu masa haricinde mekan boştu, ama müzik güzeldi. belki de ne çalsa zaten kulağıma hoş gelecekti. eğlence vodka ve meyve siparişiyle başladı. menüdeki fiyatlar da gayet uygundu. ödemeyi her sipariş sonrası nakit alıyorlardı. tüm gün kredi kartımla ödeme yapmıştım ve kredi kartımla ödeme yapmaya devam ettim. zaten pos makinası sliplerini de kontrol ediyordum. vodkamız daha bitmeden arada 2-3 defa şirket ikramı diye shot içecekler de gelmişti. ne de güzel içmiştik :)

    şarap, deniz ürünleri derken habire şirket ikramı içecek geliyordu. tabi bu sefer ödeme yaparken pos makinasının slip vermediğini söylemişlerdi. verdikleri ikramların uyuşturucu etkisiyle bunu çok sorgulayamamıştım. o an cebimden cüzdanımı çıkartıp vermemi isteseler sanırım bunun kötü bir şey olduğunu bile bile yine de verecektim :) direk dansı falan derken gömlekler havada uçuşuyordu. ne kadar çok eğlenmiştik :)

    tabi o direk gibi hesabın gireceğini ertesi gün kredi kartı provizyonumdan öğrendim. slipsiz nasıl ödeme yapılıyordu onu da anlamamıştım. belki de pos makinası slip veriyordu ama bana vermiyorlardı. şirket ikramları da zaten o noktada devreye giriyordu. neticede kartımdan her harcamada yanına bir sıfır koyarak para çekmişlerdi. o dönemin parasıyla yaklaşık 2000 dolarlık bir hesap geçirmişlerdi. şuan düşününce o geceden pişman mıyım? hayır, çünkü ben bu hayatı çok seviyorum :)

    evet, madem itiraf başlığı, şimdi asıl itirafa gelelim. beyaz geceler - dışarı çıktığımızda saat 04:00 civarıydı ama hava hala aydınlıktı. otele nasıl gittiğimizi hatırlamıyorum bile. odaya girdik, ortadaki yatağa oturdum. aslında orda patronum yatıyordu. yataklar bir birine çok yakındı. gömleğimi çıkardım, üstüme bir t-shirt alıp giydim. oturduğum yerden pantolonumu çıkardım ve yan yatakta duran şortumu aldım. fakat şortumu nedense giyemiyordum. çünkü şortu giydirmeye çalıştığım bacaklar benim değildi :)

    patronum: nicho napıyosun lan?
    ben: şortumu giymeye çalışıyorum
    patronum: onlar benim bacaklarım
    ben: peki benim bacaklarım nerde?
    patronum: senin bacakların önünde
    ben: hıııııı ve derin sessizlik :)

    sonra buz gibi soğuk su altında bir duş ve derin bir uyku...

    sözlükten süresiz ayrılışımı böyle eğlenceli bir itirafla tamamlamak istedim. yani aslında ben çok eğlendim, umarım siz de benim kadar eğlenmişsinizdir :) üzüldüğünüzde hep bu itirafı okuyun, keyfiniz yerine gelsin :) hepiniz çok iyi insanlarsınız. mutluluk hep sizinle olsun, hoşça kalın...
    #267199 nicholai rosicky | 4 yıl önce
    6anket