1. işyerinde, odanda, masanda oturuyorsundur. topuğun koridorun sert zeminine her vuruşunda biraz daha yaklaşır ses ve sesle birlikte gelen kadın. topuğun her vuruşunda sana bir adım daha yaklaştığını bilirsin ve biraz daha heyecanlanırsın, biraz daha gerilirsin. yaklaştıkça masanda oturduğun koltuğundan toplanmaya çalışırsın, pozisyon almaya başlarsın, duruşun dikleşir, bakışın seksileşir ya da sen öyle zannedersin. en fazla bir oda daha kalmıştır kapına, 9-10 topuk sesi daha en fazla. sesler artık beyninde yankılanmaya, kalbin biraz daha hızlı atmaya başlar, kalp atışınla topuk sesi senkronize olur, o derece sana geliyordur kadın. krem rengi ya da yeşilimsi bir gri renkte pamuklu diz hizasında bir etek. daha doğrusu ileri adım atarken dizin biraz üstünde, adım geride kalırken biraz diz altına iner etek. kendi teninden ayrı olduğunu dokunmadan anlayamayacağın ten rengi parizyen çorap, beyaz, parlak beyaz saten bir gömlek, gömleğin son iki düğmesi iliklenmemiş, açık kalmış ama üstten açık kalan ikinci düğme kendi kendini kapatıp açmaya meylediyor her adımda. az bir aralıkta göğüslerin oluşturduğu vadiciğin ucu görünüyor, bir görünüyor bir görünmüyor aslında, her topuk sesinde değişiyor gördüğün nokta. uzun boynu ve başının üzerine toplanmış saçlarının ahengi de müthiş. bakışları hep karşıya, karşıdan geleni sadece karşıdan geçerken görüyor, yanına yaklaşıp yanından geçerken gözlerini çevirmiyor, göz ucuyla bile dönüp bakmıyor. o kadar umursamaz çevreye karşı. sana geliyor çünkü, her şeyiyle sana kilitlenmiş, topuk seslerinin bu tokluğu ve kararlı düzeni de bu yüzden. ve topuk sesinin şiddetinin tavan yaptığı o anda ses kesiliyor birden. kapıyı vuracak mı acaba? ya da direkt evinde yaptığı gibi samimi ama bu sefer aç ve sabırsız birden kapıyı vurmadan dalacak mı içeriye? ..
    #26643 jack nicholson | 8 yıl önce
    0giysi