ilk üç haftası geride kalmış olsa da transferin kapanmasıyla birlikte asıl şimdi başlayacaktır. ve bence ligde dengeler dört büyükler lehine değişecek. yani geçmiş sezonlarda anadolu takımlarıyla dört büyükler arasında kapanıyor gibi görünen fark biraz daha açılacak. ve bunun başlıca sebebi federasyon. çünkü değiştirdiği yabancı kuralı, yayıncı kuruluşun son sezonunda yaptığı manasız indirim, gelecek sezonun yayıncısının belirsizliği gibi mevzuların hepsinin arkasında tff'nin imzası var.
yabancı kuralının anadolu kulüpleri üzerindeki olumsuz etkisi şu. dört büyükler bile kadrolarında kaliteli yerli derinliği sağlamakta zorlanıyorlarken, anadolu kulüplerinin bu derinliği sağlaması çok daha zor. hiçbiri bir altınordu değiller ve geçmişte aradaki farkı kapatma sebepleri ucuz ama kaliteli yabancıları bulup oynatmaları idi. şimdi ucuz ama kaliteli yerlileri de bulup oynatmaları gerekiyor ama bunu sağlamak o kadar kolay değil.
bu sezon transferde de enteresan gelişmeler yaşandı. dört büyüklerden trabzon ve beşiktaş kağıt üstünde ne katacağı daha belirgin olan tecrübeli ve haliyle yaşlı oyunculara yönelirken, fenerbahçe ve galatasaray ağırlığı potansiyeli olan genç oyunculara yönlendirdiler. ancak hiçbiri tüm problemlerini çözemedi. özellikle yerli oyuncu kalitesi ve derinliği bakımından fenerbahçe haricindekilerin sıkıntısı büyük gibi. özellikle galatasaray'ın kalecisinin de yabancı olması, baş ağrıtıcı.
sezona transferde en hızlı giriş yapan takım trabzon oldu. hocası belirgindi, eksikleri belirgindi ve doğrudan ilk 11'e girecek isimlere yöneldi. ancak ben şahsen yerli oyuncuda yetersiz kaldıklarını düşünüyorum. uğurcan banko yerli olmakla birlikte, kağıt üzerinde ilk 11 seviyesindeki diğer tek yerli oyuncuları berat. üçüncü isim ise belirsizliğini koruyor. başka mevkilere yerli oyuncular bir şekilde koyulsa bile sol bekte eldeki en iyi ismin ısmayıl olması düşündürücü. sanıyorum bu sezon biraz da uğurcan'a güvenerek yediğimden fazlasını nasıl olsa atarım oyunu oynayacaklar.
sezonun hazır takımlarından birisi de son şampiyon beşiktaş idi. aboubakar, ghezzal ve rosier büyük eksiklik gibi görünürken bu eksikliklerinin ikisini aslı ile, birini kağıt üzerinde daha iyi muadili ile giderdiler. yetmedi orta sahayı şımarttılar. alex, salih yetmez gibi pjanic gibi bir registayı kadroya kattılar. sol bekte üç isme çıktılar ancak sağ bekte tekte kaldılar. kaleciyi yedeklediler ancak stoperde sıkıntı çekmeleri muhtemel. en büyük dezavantajları ise esasında santraforda muadil bir yedekleri olmaması. yani larin ve/veya kenan, santrafor'da bathsuayi ayarında oyuncular değiller. ve onlarda da kale garanti olsa da diğer iki yerli kim olmalı noktasında soru işaretleri mevcut. an itibarı ile görünen sol bek mevkisinin yerli olacağı, ancak haricinde orta saha ya da santraforda kim kesilerek yerli bir isim kadroya girecek, orası biraz sıkıntılı. yine de yerli isimlerde trabzon'dan biraz daha fazla derinliğe sahipler. her yere koyabilecekleri bir necip var örneğin...
sezona başkanlık krizi ile başlayan cimbom'da terim mutlu bir şekilde işine geri döndü. bence emekli olması gerekirken. ya da başkan. ya da sportif direktör. ve üç yıl istedi. bu yapılanma kapsamında gençlere yöneldiler. ve bence en büyük eksiklikleri olan 6 numarayı çözemediler. 21 yaşında bir brezilyalı son dakikada gelmiş olsa da orada ne yapacağı belirsiz. hala o mevkinin en iyi oyuncusu taylan ki esasında o mevkinin oyuncusu değil ve sırtı dönük top aldığında dönemiyor. marcao krizi, lyundama belirsizliği, genç stoperin bilinmezliği vesaire derken bir miktar kaos ile sezona başlamış oldular. ve sahadaki üç yerli kim olacak noktasında sıkıntıları büyük. kale yabancı, bekler yabancı, stoperler yabancı. alpaslan o stoperler ayarında değil. haliyle üç yerlide en ideal üç seçenek kerem, taylan ve berkant gibi görünüyor. peki bu durumda iki romenden hangisi oynamayacak sorusu akla geliyor. işin daha kötü yanı kerem, taylan, berkant gibi üç yerli olmazsa kadroya girecek isimler daha da şüpheli. yani ne bileyim, aytaç, arda, alpaslan, ömer gibi. emre belki en ideal isim ama onun da form durumu enteresan. öteki emre zaten gitti. yani biraz ya tutarsa takımı oldu kendileri. en büyük başarıları ücretinin yarısını ödeyerek falcao kazığının birazını da olsa çıkartmak oldu.
bielsa kalibresi derken sezona vitor ile oldukça geç bir giriş yapan fener, transferde de geç kalan takım oldu. ama alış yönünde. satış yönünde ise belki de transferin en başarılı takımıydı. eldeki tüm abilerden ve şişkinlikten kurtuldu. tam bir teknik direktör takımına dönüşürken gençleşti. ve bu da son dakikada oldu. son dakikada rossi, berisha, meyer gibi üç oyuncu kadroya eklendi. ve sürpriz olarak crespo. fener'in en büyük handikapı ise winger back olarak adlandırılan pozisyonu iki kanatta da kullanıyorken esasında bu pozisyonun oyuncusu olan hiçbir oyuncunun kadroda olmayışı oldu. yani ne bileyim, moses bu sezon kadroda olsa başka bir şey konuşuyor olabilirdik şu an. bununla birlikte yerli oyuncu çeşitliliği, kalitesi ve derinliği en yüksek takım fenerbahçe olarak kaldı. stoper, kanat, orta saha ve santraforda kullanabileceği yerlileri yeterince var. hatta yerliyim nasıl olsa oynarım diyebilecek durumda değil fenerdeki yerliler. çünkü mesut özil'in bile forma şansı bu yapılanmada zayıf. altay'ı bile tehdit eden berke var.
velhasıl kelam, bizi renkli bir sezon bekliyor gibi. dilerim hakemlerin daha az hata yaptığı bir sezon olur. ve dilerim kuralları bilmediği için hakemlerin her yaptığını hata ya da kasti sanan futbol cahilleri azalarak biter.