bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
....
O anda çalan cep telefonumun sesiyle irkildim. Bir yerlerde çalıyordu. Uzakta. Bir şeylerin arasında kalmış, belli. Mantığım gayet net duyduğum sesi duymamam gerektiğini söylese de. Duyuyordum. Elimin altında gibi. Hayvani bir güdüyle yöneldim sese. Deri ceketimin cebindeydi. İki parçaya yırtılmış deri ceketimin cebinde. Sadece ceket değil. Önceki akşam üzerimde olan kıyafetlerin tamamı parça parça salona yayılmıştı; üzerlerinde yer yer kan lekeleri. Telefon çalarken, belli belirsiz canlandı gözümde. Yabancı beni tuttuğu gibi pencerenin önün çektiği cam sehpanın üstüne fırlatmıştı. Beni. 1,98 boyundaki beni. 115 kg ağırlığındaki bedenimi. Bir basket topunu atar gibi iki elinin arasında kaldırıp atmıştı. Üstelik ben hiç karşı koymamıştım. Koysam ne olacaktı? Ben sırt üstü parçalanan sehpayla beraber yere yığılırken, cam parçaları vücudumun her yerine girmişken herif sıçradı. El ve ayakları insan eli ve ayağı gibi olsa da onları pençe gibi kullandı. Kıyafetlerim. Önü kapalı deri ceket-gömlek ve kot pantolon. Hepsini yırtıp atmıştı dört pençesiyle. Zorlanmadan. Kağıt yırtar gibi. Deri ceketi, kot pantolonu bedenimden yırtıp attı. Cam kırıkları bütün bedenimi çizerken, elleriyle kollarımı, ayakları bacaklarımı çarmıha gerer gibi yere mıhladı ve upuzun köpek dişleri boynuma kapandı. Görüntüler tekrar flulaştı. Zaten görüntü bir anı gibi bile değildi. Görüntü seneler önce izlediğim grotesk bir film sahnesiydi sanki. Cam kırıkları içinde yatan adamın gözünden çekilmiş bir film. Renklerin hepsinin çok kuvvetli olduğu siyah-beyaz bir film. Yepyeni ama senelerce öncesinde kalmış. Gözlerimi kapayıp hatırlamaya zorladım kendimi, ama arkası gelmedi. Sıçrayan ve bedenim üzerine inen yabancı. Kıyafetlerimi parçalayan el ve ayakları. Bedenimi parçalayan parmakları, dişleri. Kanın kesif ancak leziz kokusu. Cep telefonumdan gelen mesaj sesiyle gözlerimi açtım.
Arayan ve cevap alamayınca mesajı gönderen Fuat’tı. Mesajı okudum:
“Güneşim, veteriner Semih aradı az önce. Çiftliğe varmak üzereymiş. Hamile olan Papatya’yı kontrol edecek. Ben kar fırtınasından dolayı iptal olur sanıyordum, ancak arabasına güvendiği için geliyormuş. Varmak üzeredir; haberin olsun.”
Veteriner Semih. Adamı hatırladım. Daha önce birkaç defa karşılaşmıştım. Atlar ve yarış atları konusunda uzmanlaşmış, hatta bu alanda İstanbul’daki tek isim haline gelmişti. Fuat herifi sevmezdi, zira adam benden hoşlandığını saklamaya çalışmıyordu. Benden hoşlanması değil, o yanımdayken pervasızca flört etmeye çalışması onu irrite etti. Açlık. Adam dikkatimi çekecek biri değildi. Belli ki başrol oynadığım pornoları geceler boyu izlemiş, eşcinselliğini ancak orta yaşlarında kabullenmiş bir adamdı. Ve öyle sanıyorum ki beni Fuat’in renti sanıyordu. Bu çok sık başıma geliyor. İnsanlar, özellikle geyler, hele ki bana porno filmlerden aşina olanlar dünyada Fuat’tan gerçekten hoşlandığıma inanmazlar. İşte bu adamlar hele ki biraz ekonomik durumları iyiyse o geceler boyu beni izleyerek kurdukları en yakası açılmadık hayalleri yüklü bir meblağ karşılığında da olsa yaşayabileceklerini sanırlar. Yani, eğer Fuat yaşıyorsa neden onlar yaşamasın? Hiç biri Fuat’a deliler gibi aşık olduğuma, dahası; Fuat’ın bana aşık olduğunu akıllarının ucundan geçirmez. Açlık. Semih. Adam daha önce hiç ilgimi çekmedi. Hatta beni kolay lokma olarak görmesi Fuat’ı irrite ettiğinden bile çok irrite etmiştir. Ama. O kadar açtım ki. Ancak açlık? Sol elimde bıçak, sağ elimde telefon. Gözüm Fuat’ın mesajında. Sadece iki sözcük üzerinde. Veteriner Semih. Açlık. Şehvet. Şehveti bastıran açlık.
Ellerim yanıyormuş gibi hem bıçağı hem telefonu yere attım. Benliğim mantığımın idaresinden çıktı çalan zil sesiyle. Mantığımın çok ötesinde, fazlasıyla yabancı olduğum ancak bir o kadar tanıdık bir güdünün emrindeydi bedenim. Az önce aynanın önünde bana diz çöktürüp yere damlayan kanımı yalatan güdünün emrinde. Bilincimin ötesinde, benliğimin dışında harap salondan giriş holüne geçip salonun kapısını sıkı sıkı kapattım. Önceki gece yabancının belinden kapının önünde ayaklarının dibine serilen havluyu otomatik bir hareketle alıp çıplak bedenimin çevresine sardım. Yüzümde erkek yakan çarpık gülümsem, en flörtöz pozumda kapıyı açtım.
...