matrix üçlemesi çıktığında ortaokuldaydım. keanu reeves'ın "15 kişiye saldırdım, vurdum vurdum saymadım" kıvamında milleti dövmesini izlemek en büyük zevkti. konu ise basitti: makineler, dünyanın .mına koymuş, insanları elektrik üretmek için kullanıyor ve insanlar, dijital bir alemde makineler kontrolünde rüya görüyor. aradan çıkan bir kaç manyak da insanlığı kurtarmaya çalışıyor.
lise bittikten ve biraz daha düzgün düşünmeye başladığımda animatrix'i buldum ve sonrasında üçlemeyi tekrar izledim. dövüşler güzeldi; ama bilgisayar yapımı efektler göze batmaya başlamıştı. konu ise biraz daha karmaşıktı: -yapay zeka çok gelişmiş; ancak insanlar gelişememişti ve insanlar, makinelere tekrar hükmedebilmek için dünyanın .mına koymuştu. -en sonunda ise makinelerin tahakkümünde yaşadıkları dijital bir evren kurulmuş, makineler kazanmıştı. -aradan çıkan bir kaç deliyürek ise makine tahakkümünün sonunu getirip, sistemin çarklarından insanları kurtarmak istiyorlardı ve bu ilk savaşları değildi. -mimar denilen adamın, ikizlerin, kahin'in yaptığı konuşmalardaki sistem ve dünya eleştirisi beynimi yakacak kadar zorlamama ve dünyayı eleştirmeme sebep olmuştu.
üniversite bittikten sonra, ekşi sözlükte matrix ile ilgili geniş kapsamlı bir yazıya denk geldim. sonrasında animatrix ile başlayarak tüm seriyi tekrar izledim. cgi aşırı derecede sırıtmaya başlasa da, dövüşler hala güzeldi. trinity hala seksi, mropheus hala baba adamdı. konu ise beyin yakmanın da ötesinde, delirtecek kadar detaylanmıştı. -neo, mesih temsili bir karakterdi. -izlediğimzi neo 7. kurtarıcıydı. daha önce 6 tanesi gelmiş ve başarısız olmuştu. -zion, gerçek dünyanın lağımında değil, yaşayanların gerçek dünya sandığı alternatif bir dijital aldatmaca dünyasıydı. -kahin, kurtulanlardan biri değil, bizzat sistemin parametrelerinden birisiydi. -neo'nun yediği kek ve şeker, öylesine ikramlar değil, sistem güncellemesi yapan ufak detaylardı. -ajan smith'in insanlar üzerine yaptığı anlatım, insanlık üzerine yapılmış en doğru tanımlamaydı. ve daha bir çokları.
matrix, wachowski kankaların, muazzam bir iş çıkartarak kurguladığı; ancak sunumu 3 filme ve bol aksiyona sıkıştırarak mahvettiği bir distopyaydı. ve gerçek olma ihtimali, en az paralel evrenlerin varlığı kadar yüksekti.