tamamı "coming out of the closet" olan, türkçe'de tam olarak karşılığı bulunmayan dolaptan çıkma eylemi. heteroseksüel olmayan kişilerin kendileri açıklamadıkları sürece en yakınları tarafından bile heteroseksuel kabul edildilmelerinden dolayı, cinsel yönelimlerini açıklamaları olarak tanımlanabilir.
kişinin nerede olduguna bağlı olarak görece kolay, zor ya da olanaksız olan eylem. farklı cinsel yönelimlerin genel tarafından kabul edildiği toplumlarda günümüzde gençler için kolay bu beyanat. çevreleri aşırı yobaz olmadığı sürece. türkiye gibi homofobik, hatta homofobinin bizzat güncel yönetim tarafından hemen hergün nefret suçu işlenerek pompalandığı ülkelerde zordur. kişi, kendisiyle ilgili bu dürüst açıklamayı yaparak toplumdan, aileden dışlanmayı kabul etmektedir. birçok kapı yüzüne kapanacak ve birçok fırsat elinden kaçacaktır. cinsel kimligi bilindiği süre çalışabileceği alan sayısı maalesef bir elin parmaklarını geçmez. eşcinsel olmanın suç sayıldığı, hatta cezasının idam olduğu ülkelerde ise kişi kendi iradesiyle dolaptan çıkmaya maalesef cesaret edemez. kısacası bireyler çifte hayat yaşamaya zorlanır.
olduğum gibi biriyim, içim dışımda, rol yapma kabiliyetim yok. ondan dolayı üniversite yıllarında o tozlu dolaptan zor da olsa kendi irademle çıktım. ancak türkiye bugünün türkiyesi olsaydı buna cesaret edemezdim ki iş hayatımda buyuk ölçüde geri dönmek zorunda kaldım, sadece iki eski patronum cinsel kimliğimi bilir ki her ikisi de kadın. çevremden önce ilk olarak ablama ve ardından lisedeki psikoloji öğretmenime açıldım. ablamla önceden de sırdaştık, ancak o günden beri aramızda artık sır yok ve hayatımdaki en önemli kişilerden biri. öğretmenimle bugün bağım yok, ancak kendisi son derece pozitif yaklaştığı için şanslıyım. sonrasında aileme açıldım.
çeşitli nedenlerden ötürü eşcinsel bireylerin aileye açılamayacak olması anlaşılabilir bir durum. ben şanslıyım. her şeyden önce dinlemeyi bilen, anlayışlı ama en önemlisi evlatlarını seven bir ailem var. ancak kolay olmadı. ilk açıkladığımda hasta olduğumu düşünüyorlardı, beni değil ama kendilerini sorguladılar ve suçladılar. beraber terapiye gittik, kendilerini geliştirdiler, eğittiler ve hasta değil "normal" biri olduğumu kanıksadılar önce, kendilerini affetiler. ancak benimkilerin tam olarak alışması 6-7 yılı aldı. ama şimdi dönüp bakınca aradaki sancılı döneme değdi diyorum. her ikisi de eşimi seviyorlar ve evlerinde eşimle beraber rahat ediyorum. arada dil bariyeri olsa da iyi anlaşıyorlar. hatta bir ara eşim annemle bahçıvanlık bile yaptı yanlarında çevirmen olmadan. maalesef türkiye'de birçok lgbt+ benim 10'da birim kadar bile şanslı değil. bu neden dolayı hem annem hem babam benim için o kadar değerli ki...
aileme açıldıktan hemen sonra okulda açıldım. mimari proje 3, projemi lgbt dostu bir proje haline getirerek jüri sırasında "bir eşcinsel olarak" gibi kolay olan 3 sözcüğü kulaklarım sanki -20 derecede başım açık gezmişim gibi yanarak söyledikten sonra o karanlık dolaptan tamamen çıktım.
kişilerin ailelerine ve çevrelerine açılmama nedeni olarak "heterolar açılmıyor" yargısının gösterilmesi deyim yerindeyse sinirlendiriyor beni. sen eşcinsel olduğunu deklare etmediğin sürece zaten bir heterosun herkesin gözü önünde. başka türlü olması beklenen bir durum değil, maalesef toplumun hayal gücü sınırlarında dahil değil.
cinsel kimliğimi açıklama ihtiyacı duyuyorum.
çünkü, çevremde zekadan yoksun homofobik "şakalar" yapılmasına tahammül edemiyorum.
çünkü, bir ortamda birileriyle beraberken karşı cinsten biri bana yakıştırılınca insanlara konuyu değiştirtebilmek için türlü cambazlık yapmak istemiyorum.
çünkü çiftler halinde katılabilecğim bir iş yemeği olduğunda eşim varken yalnız katılmak istemiyorum.
çünkü hayatta en değer verdiğim insanlara, anneme babama yalan söylemek istemiyorum. en azından annemlerin yanında "sevgilim traş olurken köpük değil jel kullanıyor" kadar normal bir cümleyi bile tartarak konuşmuyor olmak annemler yaşadığım bütün o sürtüşmelere değer.
bir dönem tamamen çıktığım o karanlık dolaptan, iş yerimin "şantiye" ortamı olması nedeniyle tekrar döndüm bir birey olarak, çift kişilikli yaşama geri dönmüş bir birey olarak, ama dolabın dışındaki dünyadaki hayatin tadına bir kere üniversitede varmıştım. tekrar dönemedim. bu yüzden ülkemi bir daha dönmemek üzere terk ettim, olduğum kişi olarak yaşayabilmek için.
edit: kategorilerden moderasyon tarafindan "eylem" cikarilmis, hayatimda gerceklestirdigim en kapsamli ve uzun sureli eylemlerden, acaba neye gore cikarildi. neyse.