pink floyd'un en derin, en ağır, en trip şarkısıdır. meddle albümünden gümbür gümbür dark side'ın gelişini haber verir.
12/8'lik girişini andrew lloyd webber aşırmış, operadaki hayaletin girişi olarak bilinir olmuş. düşünsene lan en bilinen işinin en ikonik melodisi çalıntı. roger waters boşuna demiyor "siktiğimin parmakları piyano çalarken kırıldı işte" diye. ağırına gitmiş. "oh!" çekiyor adam.
neyse şarkıya dönelim.
evrenin oluşumundan evrime kadar pek çok yere çeken var ama adamların tüm eserlerini gözeterek, daha içsel bir öyküyü anlattığına katılıyorum.
şarkı yalnızlık, özellikle toplum içindeki yalnızlıktır. kahraman kafasını kaldırır, gökyüzüne bakar ve zaman bir an için durur. kafasının üzerindeki albatrosun havada asılı kalması ile kendini dışarıdan gördüğü bir yolculuğa çıkar. şarkı denizaltı sonar sesiyle açılır. denizin altında diğerini arayan "ben buradayım, sen neredesin" diyen bir denizaltı gibidir kahraman. ikinci kıtada, zamanın bir anlık duruşunun ardından (bu anlık kopmalar momentary lapse of reason'a da ilham olacak.) bir yabancıyla birkaç saniyeliğine gözgöze gelir . onun hakkında herşeyi bilmeyi, ona herşeyi anlatmayı ister. Ama bunu yapmaz ve yürür.
son kıtada her seferinde boğazım düğümletiyor. Burada kimse yalnız doğamıştır sorusuna dönüyor. Sanki bir ebeveynin ölümü var. Ben anne derim ama Walters'ın babasına yazdığını düşünen de çıkmış. "ve kimse gözlerimizi kapamayacak, bize nini söylemeyecek" diye devam ediyor şarkı.
Daha iyimser bir yoruma göre, iki yabancının sonarları bir şekilde birbirini bulmuş, gözleri ayrılmamıştır ve beraberlerdir. artık gözlerini kapayacak, ninniler söyleyecek birilerine ihtiyaçları yoktur.