size bu başlık altında çok güzel hikâyeler anlatmaya niyetlenmiştim.
inatla ve ısrarla vaz geçemediğim tek şey, hikayelerin baş rolünde kendim olmam olduğundan mütevellit, bu niyetimi gerçekleştirmem çok çok çok uzun zamanlar alacak gibi görünüyor.
zira başkalarının güzel hikayelerini anlatmak bir yandan işime gelmiyor (yok canım, ne kıskanması), bir yandan da maaşallah dediği üç gün yaşamayan biri olmamdan dolayı içinde güzel şeyler olan yaşantıların içine sıçan ben olmak istemiyorum.
sahi, başkalarına ait güzel hikayeleri, paylaşmayacaksam neden biriktiriyorum? ya da biriktiriyor muyum? kim bilir?
şöyle bir düşündüğümde, başkalarına ait hikâyeler genellikle o başkalarından da başkalarından duyulmuş dedikodulardan öteye geçmediğinden; bu halde başkalarına ait güzel hikâye tanımı da birazcık geçersiz oluyor. Bildiğim kadarıyla dedikodu dediğin şey, başkalarını başkalarına karşı itin götüne sokup sokup çıkartmaktan ibaret.
velhasıl, bu başlık altında sizlere güzel hikayeler anlatabilme arzumun kaynağı aslında o güzel hikayeleri kendim yaşıyor ya da yaşamış olmak istememden kaynaklanıyor da olabilir.
bilemiyorum. aslında biliyorum.
Bilme biliyorum emmeee, sanırım işime gelmiyür.
ee, Bize de kaldı az adam'ın azlığını anlatmak, az adam'ın adam-- yok lan, ne alakası var...