1. “Diyarbakır Askeri Cezaevi benim ilk üniversitem oldu, burada Musa Anter ve Ferit Uzun'un -ki sonradan ikisi de öldürüldü- yardımlarıyla kendi dilimle okuyup yazmayı öğrendim. Ben orada kendi kültür mirasımla ilişkiye geçtim. İşte orada kendi dilimin, Kürtçenin, sözlü anlatım geleneğiyle tanıştım. Ayrıca dünya edebiyatının Türkçe çevirilerini okuma fırsatı buldum. İnsan içerideyse çok okur, ki ben de öyle yaptım. Orada, doğal olarak Kürtçe olan her şey yasaktı ama vardı. Sanırım Suriye tarafından geliyordu”

    12 Mart muhtırasıyla birlikte 1972'de solculara destek verdiği gerekçesiyle henüz 18 yaşındayken cezaeviyle ilk kez tanışmış oldu.
    Hapisten çıktıktan sonra Türkçe-kürtçe bir dergide yayın yönetmenliğini yaparken "bölücülük" yaptığı gerekçesiyle tekrar tutuklandı.
    -daha 90'larda bile artık Kürtçe şarkı da söylemek istiyorum diyen bir kişinin bile bölücülükle suçlandığını hatırlarsanız, mehmed uzun'un Kürtçe üzerine çalışma yapması bile o dönem için bölücü olarak yaftalanıp cezalandırılmasına yeterdi, ki yetti.-
    Mahkeme salonunda savcının "Kürtçe diye bir şey yoktur, bölücülük yapıyorsun" dediğinde mahkeme heyetine dönüp Kürtçe konuşarak varlığını ispat etmeye çalışsa da bugün mizahını yaptığımız "kart-kurt" zihniyetinden kurtulamamış ve 1977'de yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştır. 12 Eylül darbesi ile de 1981'de vatandaşlıktan çıkarılmıştır.

    Bu olaylardan sonra yurt dışında Kürtçe'ye daha fazla yoğunlaşmaya başlamış olsa da birçok dilde yazılar yazıp çokkültürlü bir yazarlığı tercih etmiştir.

    Ocak 2000'de Diyarbakır'da düzenlenen Kürt edebiyat semineri'nde yaptığı konuşma nedeniyle tekrar bölücülükle suçlanan ve birçok kitabı yasaklanıp toplanan yazar, (ki olayın 1 yıl öncesinde Türkiye dışişleri bakanı İsveç ziyareti sırasında mevkidaşına Mehmed uzunun Kürtçe basılmış 3 kitabını hediye etmiştir.) "Benim görevim bölücülük yapmak değil, birleştirici olmaktır. Bölücülüğü sadece bir aptallık olarak değil; aynı zamanda tehlikeli bir düşünce olarak da görüyorum." şeklinde açıklama yapmıştı.
    Yaşar kemal bu davaya "utanç verici" demiş ve Zülfü Livaneli, Orhan Pamuk, yılmaz Erdoğan Gibi sanatçılar da tepki göstermiştir. 2001'de davadan beraat eden uzun, geride bıraktığı varlığının mücadesi ve sayısız eserleriyle 2007'de hayata gözlerini kapatmıştır.

    "Kelimeler pahalı burada,
    Özgür ülkelerdeki gibi ucuz değil.
    Burada tek bir söz bile insan hayatına mal olabilir."
    #259193 alatriste | 4 yıl önce
    2yazar