1. kendini uzerinden tanimlayan, bulundugu tarihsel/kulturel/sosyo-ekonomik baglama gore farkli soylemler gelistiren, ama katiyen sinifsiz olmayan bir siyasal hareket ve retoriktir.

    materyal veya soyut bir dusman tanimlamak, ve bunun uzerinden pozisyonel siyaset gelistirerek, bir ulkenin insanlari arasinda biz-onlar ayrimi uzerinden calismak zorundadir. yani populist bir lider/hareket, halki temsil etmekle kalmayip halkin ta kendisi olmak (halki oyle olduguna ikna etmek) zorundadir; tum mesruiyet ve surdurulebilirligi bu gercekligi bukebilme becerisine baglidir.

    kendi basina bir ideoloji olmadigindan, populizmi konumlandirip nedir ne degildir yargiya varmak empirik baglamda oldukca zor, o yuzden deniz derya bir literatur var zaten konunun ustune. ideoloji olmadigini, siyasal oryantasyon skalasinda cok farkli uclarda bulunan ideolojilerin populist metodlari basarili bicimde adapte edebilmesinden anliyoruz. ideolojilerin formal bir yapisi vardir; icerik degisse de belli hatlar cercevesinde sekillenmis bir programi olur. populizmin ise ne kendine ozgu bir programi, ne de ideoloji olarak nitelendirilmesini makul gosterecek bir icerigi/hedefi vardir. her kabin seklini alir, her ideoloji icin iktidara giden kapiyi acabilecek bir maymuncuk gibidir.

    hatta bu her kabin seklini alabilme becerisi yuzunden, populizm literaturunde, ', yoksa her turlu populizm kategorik olarak kotu mu' sorulari etrafinda donen koca bir literatur var. ve isiltili gunlerini yasarken bu tartisma cok daha hararetliydi; ve kita avrupasi elestirel kuram figurleri ispanya ve yunanistan'daki gelismelerin tum avrupa birligi uyelerine sirayet edecegini dusunuyordu. ne oldu peki? sag populizm avrupa birligi icinde alanini genisletmekle kalmadi okyanusu da asip amerika'ya vardi , ustune bir de sol populist diye ovulen hareketler kendilerini kurtarabilmek icin radikal sag partilerle koalisyonlara girmek durumunda kaldi.

    cunku populizm, esnek bir sinifsallik uzerinden gundeligi kurtaran, ve egemen halki (the people) bu gundelik gereklilikler uzerinden hesaplayarak kendisinin en ideal temsilci oldugunu kanitlamak zorunda olan bir retoriktir.

    bu arada, 19.yy sonrasinda amerika'da ortaya cikmis ve 20.yy basi ulus-devlet formasyonlarinda kendine yer bulmus olan populizm, bugun konustugumuz hikayeden biraz farkli. chp'nin alti oku arasinda yer alan halkcilik simdiki pragmatik ve bulanik retorikten ziyade sinifsal kalkinma odakli, halkin buyuk cogunlugunu olusturan sinifa (koylu) hitap eden, 19.yy modernitesinden ilham almis bir populizmdir; onu da sonra anlatiriz.

    ilgilisi kisa bir okuma listesi icin soyle buyursun:









    #258767 sinus grafigi | 4 yıl önce
    0düşünce akımı