bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
bazen bilmediklerimiz daha iyidir, öğreneceğimizdeki halimizden.
anlatmak acıyı azaltır cümlesini ilk kim kullandıysa kendisinin acıdan falan anladığını düşünmüyorum evet.
bazı acılar anlattıkça artar.
insanların size bakışını değiştirir.
insanların size acımasına bile sebep olabilir.
bu sebeple her acı anlatılmaz.
içten içe sizi kemirip bitirmesi gereken acılar da vardır maalesef.
kendi başınıza aşmanız gereken ki genellikle de aşamayacağınız.
sonra kendinizi uzun süre alkole verirsiniz, o sarhoşluk dediğimiz anda beynimizin kendini kapattığı hali bir şekilde size o acıyla baş etme yöntemi gibi gelir.
sonra bunun size zarar verdiğini düşünüp kendisinden bir miktar uzaklaşırsınız fakat o halinizi de özlersiniz.
rahatça konuştuğunuz, pata küte eğlendiğiniz, kahkaha attığınız halinizi. evet.
sonra ara ara o halinize olan özlemle biraz abartır önce canınızı sıkar sonra gülmeye başlarsınız.
bu sırada yalnız değilseniz ve yıllardır içinizde tuttuğunuz acınızı öğrenmek isteyen birisi varsa bir anda "beni rahat bırak" diyaloğunun içerisinde bam bam söylersiniz ve canı acır bilirsiniz. belki de amacınız canını acıtmak zaten o an. acınızı paylaşmak değil.
sonra derin ve saatler süren sessizlik.
aynı evin içinde yalnızlık.
ve sonra tuhaf sorular bozar bu sessiz yalnızlığı.
o lanet olası saçma sapan sorular.
sonra bir kadeh daha koyarsınız ve oturup algılarınızın kapanacağı o muazzam anı beklersiniz.
bilmek her zaman iyi değildir.
o acıyı anlatmak da bir halta yaramaz.
bazen içinizden "bir boktan haberiniz yok ulan" diye bağırmak gelir.
bazen de sadece yorganın içine girip ağlarsınız.
bazen kahkaha atmak istersiniz.
bazen lanet edersiniz.
bazen canınızın acısıyla can yakarsınız.
bazen incinmişliğinizle daha da kırılgan olursunuz.
ama asla eskisi gibi olamazsınız, evet.
benim sana yüreğim var gerçekten.
ama paramparça...