tanrı bir inanç meselesidir. inanç ise bilgi kategorisinin bir öğesi değildir. aksine, bilgi kategorisiyle çelişen bir yanı vardır; bildiğimize inanamayız, inandığımızı bilemeyiz.
rasyonel bir çıkarım yapmadan zihnimizde oluşan imgelem ile, bilgi çelişki içindedir. çünkü bilgi, rasyonel bir çıkarıma ihtiyaç duyar. bazı filozoflara göre ampirik bir kanıtlar gereklidir. yine de bilgi kavramı ampirik esaslara dayansa da rasyonel esaslara dayansa da mantıksal bir kurgu içerisindedir.
inanç ise bu mantıksal çıkarımlara ve kanıtlara dayanmaz. hele ki tanrıya inanç!
eğer mantıklı olsaydı bilirdik. mantıksız, daha doğrusu aklımızın alamayacağı, aklımızın sınırlarının üstünde olduğu için inanırız.
bazen de inanmayız.
bu nokta da tanrı ve dinler konusunda ciddi bir problem vardır, hem teistler, hem de ateistler bazında. tanrının varlığını veya yokluğunu söylemek ve kanıtlamaya çalışmak beyhudedir.
-tanrının varlığını kanıtlayamayız; çünkü tanrı aklımızın sınırlarından daha üstünse, aklımızın yeteceği bir mantık onun varlığını kanıtlamak için yetersizdir.
bu argümanın ontolojik mi epistomolijik mi olduğu konusunda bir kararsızlığım oldu, burayı düzeltiyorum tekrardan, ontolojik daha doğru görünüyor son olarak.
bir de etik argüman var:
-tanrının varlığını kanıtlayamayız; çünkü yetersiz aklımızla herşeye muktedir varlığı kanıtlamaya çalışmak onu küçültmektir.
bunlar teistlerin yaptığı yanlışlar.
gelelim ateistlerin yaptığı yanlışlara. bu noktada "tanrı yoktur" önermesi çelişik bir önermedir. çünkü herhangi bir "x yoktur" önermesinde bahsi geçen varlık dilde dahi yaratıldığı için, kendisiyle çelişir.
etik olarak çelişki ise din üzerinden tanrının varlığını sorgulamaktır. dinlerin içeriği insanlar içindir. dolayısıyla, içeriği insan olan kurallar bütünleri, tanrı konusunda ne ontolojik ne epistomolojik çıkarımlar yapmaya imkan kılmaz.
dinlerin içeriği etik argümanalrı kapsar ki, ateistlerin de teistlerin de tanrının varlığı konusunda, ontolojik ve epistomolojik bir tartışmayı etik üzerinden tartışması akıllara zarardır.