şimdi ben sizlere "prekarya, post-fordizm çağının proletaryasının ismidir" desem kendi içinde başka kavramlara atıf yapan ve polemiğe gebe bir tanım yapmış olurdum. bana post-fordizm ya da proletaryanın ne olduğunu sorabilirdiniz fakat güzide sözlüğümüzde o başlıklar çoktan yazılmış. onları okuduktan sonra ise gelip "hayır, proletarya ile yapılan analojide hata var ruz", diyerek beni haklıca eleştirirdiniz. gel gör ki ben bağlamı, birbirini hatırlatan motiflerle örmeyi severim.
Prekarya kavramı klasik endüstri fikrine dayalı kapitalizm teorisinin hizmet sektörünün ve enformasyon toplumunun (yer yer ağ ya da bilgi toplumu da denir) gelişmesiyle aşıldığı düşüncesini temel alarak yine klasik toplumsal sınıfların ortaya çıkan yeni türden çalışanları tanımlayamayacağı iddiası sonucu kullanılmıştır. Precariat; istikrarsız, şüpheli, belirsiz manasına gelen precarious sıfatından türemiş ve proletariat'la benzeştirilerek istikrarsız çalışan sınıf anlamını kazanmıştır. Stabil olmadığı için kendisinin tehlikeli yani riskli bir sınıf (burada muhtemelen tarihin öznesi olarak işçi sınıfı düşüncesinin çöküşü gizli) olduğu savunulur. Ayrıca yeni bir sınıftır, ne kadar yeni bir sınıf olduğunu aşağıda ele alalım.
prekarya, enformasyon teknolojilerinin hakim olduğu esnek çalışma kültürünün emekçileridir. esneklik buradaki anlamıyla sermayenin, üretim metodlarının, ücretin, tüketimin ve çalışanların taleplere ve/veya yeniliklere göre hızlıca ve kısa sürede değişebilme yetisidir. Bu demektir ki; çalışma güvencesiz, korumasız ve devingen koşullara tabiidir, Sürekli değişime açık olanlar hayatta kalır, Vasıflarını çeşitlendireceksin, her an sözleşmenin iptal edilebileceğini aklında tutacaksın, sözleşmesiz çalışmayı göze alacaksın, farklı süreli ve mekanlı farklı işlerde gerekirse parça parça çalışmayı kabul edeceksin. Bu yapısal ve kültürel dönüşüm, istihdam sisteminin değişimi 70'li yıllarda başlamış olsa da asıl görünürlüğünü ve yaygınlığını yirmi birinci yüzyılda elde eder. Bilhassa 2007/2008 krizi ile birlikte Beck'in risk toplumu, riskin bireylere devredildiği dönem net olarak başlar. Petrol krizi ile güvenceli ve maaşlı çalışan sınıfların popülasyonu azalırken yakın tarihli krizle korumasız ve geçici çalışan prekarların lehine artış bariz bir şekilde gözlemlenebilir hale gelir.
Kimlerden oluşuyor peki? Yarı zamanlı ya da geçici çalışan öğrenci, kadın, emekli bilgi emekçileri dediğimiz yaratıcı endüstrilerde çalışanlar, göçmenler, işsizler, geçici iş yapanlar vs. Eskiden belirli bir eğitim sonucunda, belirli bir meslekte, belirli işte çalışılıyor, patrondan iş arkadaşlarına kadar genel olarak iş çevresi değişmiyor, ömür boyu bir işte belirli ve sınırlı kademeleri ancak geçebilecek şekilde ömür tüketiliyordu. Bunlar böylece belirli sınıflar olarak ayrıştırılabiliyordu. Ancak prekaryanın eğitimi de mesleği de işi yaptığı örgüt de değişkendir. Yaptığı iş tamamen geçicilik üzerine kurulur. Öte yandan Atomize olduğu için de kolektif bir bilinçten yoksundur. Dolayısıyla örgütlenme mantığına sahip olamaz.
Ps: @rstnpeace ukdesi. Aslında çok daha fazla tartışma var ve bunların hiçbirine doğru düzgün değinemedim.