Mevcut anayasa dil tutarlığını da kaybetmiştir. Anayasanın dili çok önem taşımaktadır. Kelimeler-kavramlar arasında bir düzensizlik göze çarpmıştır.
Anayasalarda başlangıça yer vermek yaygın uygulamadır. Günümüzde 193 ülkenin anayasasının 164'ünde başlangıç kısmı bulunmaktadır. Anayasanın değerlerden ayrı ve kopuk olması mümkün değildir. Hukuk düzeninin ruhu başlangıç kısmında yansıtılmaya çalışılmıştır. Hazırlığının tamamladığımız anayasa önerimizi Sayın Cumhurbaşkanımızla ve AK Parti'yle paylaşmak hedefimizdir. Ardından diğer partilere de anayasa önerilerimizi paylaşmaktır.
Anayasayla ne devlet kurulacak ne de devlet yıkılacaktır. Millet, anayasayı yaparak devleti kurar. Anayasalar çağın ihtiyaçlarıyla birlikle milletin ruh köküne bina edilmek durumundadır.
Cumhuriyetin 100. yılı vizyonuyla hazırladığımız anayasa önerimizin temel özellikleri şu şekilde sıralanacaktır.
Anayasa önerimiz, “Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Hak ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları ve Son Hükümler” şeklinde dört kısım ve 100 maddeden oluşmaktadır.
Şekli bakımdan kısa ya da uzun bir anayasa değil, “Kaliteli temel kanun” anlayışı ile çatısı örülmüştür.
Anayasanın başlangıcı, dünyada 164 ülke anayasa başlangıçları incelenerek, Türk milletinin ortak değerlerini kucaklayan ve muasır devlet olmanın gereklerini dikkate alan bir yaklaşımla yazılmıştır.
TÜRK MİLLETİ BÖYLE TARİF EDİLDİ Başlangıca, “Allah’ın lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş biz Türk Milleti”düsturu ile giriş yapılmıştır.
BAŞLANGIÇ ESASLARI TEK MADDEDE Devletin genel esasları ilk beş maddede düzenlen, “Devletin şekli ve nitelikleri” aynen korunarak birinci maddede ele alınmış, maddenin son fıkrasında “Bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” denilmiştir.
Anayasa’nın ikinci kısmında “Temel Hak ve Ödevler” düzenlenmiş, birinci bölümde tüm haklara dair ortak rejimi belirleyen “Genel Hükümler” yer almış, ikinci bölümde “Haklar ve Hürriyetler” başlığı ile temel hak ve hürriyetler “sınıflandırılmadan” en geniş şekilde güvenceye kavuşturulmuştur.
Temel haklara dair genel rejimde “Hakların bütünlüğü” yaklaşımı esas alınmış, sınırlama rejimi tek bir maddede düzenlenmiş, temel hak ve hürriyetlerin korunması kenar başlığı altında yeni bir madde eklenmiştir.
Hakları düzenleyen tüm maddelerdeki sınırlama sebepleri kaldırılmıştır.
Temel hak ve hürriyetlerin kapsamı, taraf olduğumuz insan hakları sözleşmeleri baz alınarak kanunla belirlenmesi öngörülmüş, hakları düzenleyen maddelerde sadece ek güvencelere yer verilmiştir.
Hürriyetin esas, sınırlamanın istisna olduğu yaklaşım gerçek anlamıyla buluşturulmuştur.
Anayasa’nın üçüncü kısmında, üç bölüm halinde “Cumhuriyetin Temel Organları”, yasama, yürütme ve yargı başlıkları ile düzenlenmiş, Yasama organı için “Milli birliği sağlama”, yürütme için “Kurumsallaşmış başkanlık sistemi”, yargı için “Bağımsız ve tarafsız yapılanma” anlayışı ön plana çıkarılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, yüz yıl önce kuruluş felsefesinde var olan “Milli birliği sağlama” misyonu daha da güçlendirilmiştir.
MECLİS BAŞKANI’NA ARABULUCULUK İŞLEVİ Bu kapsamda TBMM Başkanı’na “Tarafsız konumuyla” milli uzlaşmanın sağlanmasında ve siyasi krizlerin çözümünde arabuluculuk işlevi yüklenmiştir.
TBMM’nin yetkileri; kanun yapımında, antlaşmaların onaylanmasında ve sona erdirilmesinde, bütçenin kabul edilmesinde, anayasal kurum ve kuruluşlara üye seçmede, meclis soruşturması açılmasında kuvvetlendirilmiştir.
Milletvekillerinin dokunulmazlığıyla milletvekilliğinin düşme sebeplerine dair belirsizlikler giderilmiştir.
BAŞKAN VE İDARE AYRIMI Yürütme organı “Başkan” ve “İdare” şeklinde iki başlık altında düzenlenmiş, Başkanlık Sistemi, yeni anayasa bütünlüğü içinde “kurumsal yapıya” kavuşturulmuş, Başkan ile birlikte iki Başkan Yardımcısının seçilmesi öngörülmüş, Başkanlık Kabinesi anayasal statüye dahil edilmiş, Başkanlık Hükümet Programı’nın Meclise sunulması yöntemi getirilmiş, Başkanlık Kararnameleri ile kanunların münhasır yetki alanları çatışmayacak şekilde belirlenmiştir.
Türkiye’nin üniter yapısına uygun olarak, idarenin kuruluşunda “kanunilik ilkesi” sağlam ve sağlıklı bir içeriğe taşınmıştır.
Üniter devlet ilkesine anayasada açıkça yer verilerek, idari yapılanmada “il esası” korunmuştur.
‘TÜRKİYE DİYANET KURUMU’ Anayasal kurumlardan Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Kurumu varlığını sürdürmüş, Diyanet İşleri başkanlığı “Türkiye Diyanet Kurumu” olarak yeniden yapılandırılmış, Yükseköğretim Kurulu’nun oluşumunda TBMM’nin yetkileri artırılmış, yeni bir kurum olarak “Türkiye Liyakat Kurumu” önerilmiş ve Türkiye Merkez Bankası anayasal kuruluş haline getirilmiştir.
HSK: YARGI YÜKSEK KURULU Yargı organının yapılanmasında, “Yargı ayrılığı sistemi” devam ettirilmiş, Hakimler ve Savcılar Kurulu, “Yargı Yüksek Kurulu” adıyla yeniden ele alınmış, avukatlık ve arabuluculuk mesleklerine anayasal statü tanınmış,
AYM’YE ÖZEL STATÜ Anayasa Mahkemesi yüksek mahkeme değil, özel bir statüde düzenlenmiş, Yüce Divan yargılaması ve siyasi parti kapatma davaları “Yüce Divan” adıyla oluşturulan yeni bir mahkemeye verilmiş, Yüksek Mahkemeler başlığı altında Sayıştay ve Yüksek Seçim Kurulu’nun statüsü açıklığa kavuşturulmuş, yargıya ilişkin üye seçiminde TBMM’nin yetkileri genişletilmiştir.
Anayasa’nın son kısmında değiştirilme usulü genel olarak korunmuş, Anayasa değişikliklerini halkoyuna sunma konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yetki verilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin, yukarıda ana hatları açıklanan 100 maddelik anayasa önerisi, genel gerekçe ve madde gerekçeleri ile bir bütün olarak hazırdır.
Hedefimiz, geçmiş yüzyılın tecrübelerinden istifade ederek, gelecek yüzyıla hitabeden yeni bir anayasa yapılmasına katkı sunmaktır.
Osmanlı-Türk Anayasacılığında, parlamenter sistem, yüz yılı aşkın bir süre uygulanmış, ancak Türkiye’de başarılı sonuçlar vermemiştir.
Her kanun gibi anayasaların da bir sistematiği ve konusu bulunmaktadır.
Ancak her kanun gibi anayasaların da sistematiği ve içeriği zamanın gerisinde kalabilmektedir.
1982 Anayasası’nda bugüne kadar 19 defada 184 değişiklik yapılmıştır.
Parça parça yapılan bu değişiklikler nedeniyle Anayasa’nın sistematiği ve konu bütünlüğü temelinden bozulmuştur.
‘TÜRK TİPİ BAŞKANLIK SİSTEMİ’ Türk milletinin muhkem ve muteber beklentisi, Cumhuriyet 100. yılında “Parlamenter sistemle geriye gidiş” değil, gelecek yüzyılı milli ve vizyoner bir bakışla kavrayan “Türk Tipi Başkanlık Sistemi”nin kökleşmesi, bunun yanı sıra huzuru, refahı, birlik ve kardeşlik bağlarını tahkim edecek yeni bir anayasa yazılması ve yapılmasıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle milletimizin değerlerini ve taleplerini esas alarak hazırladığımız partimizin 100 maddelik yeni anayasa önerisinin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, aziz milletimizi ve siz değerli katılımcıları bir kez daha saygılarımla selamlıyorum.
Basın toplantımıza katılan her basın mensubuna teşekkür ediyorum.