Bilinmeyen tarihlerde başlayıp türklerin islamiyeti kitleler halinde benimsemeye başladığı 11. Yüzyılın ortalarına kadarki dönemdir. Tabi bu tanımlama daha çok oğuz boyları kıstas alınarak yapılmaktadır çünkü halen islamiyet’i benimsememiş sayısı azımsanmayacak türk boyları olduğunun altını çizelim.
Bu dönem de kendi içinde iki bölüme ayrılır: yazı öncesi(sözlü) ve yazı sonrası(yazılı-sözlü). Yazı öncesi dönemi milattan önceki dönemlerden başladığı varsayılmakta ve dönem orhun abidelerine kadar uzatılmaktadır. Yazı sonrası orhun abideleri ile başlar. Abideler öncesi daha çok mezar taşlarına yazılmış ağıtlar (bkz: elegeş yazıtları) (bkz: alp urungu) benzerleri dışında çok fazla yazılı ögeye rastlanmamıştır. Durum böyle olunca da sözlü edebiyat ürünlerinden çağımıza ulaşabilmiş olan şiirler, efsaneler, destanlar yazı öncesinin ürünlerini oluşturuyor. Bu çok bilinmeyen dönemde kam, baksı, ozan, şaman gibi kavramlar öne çıkar. Kopuz eşliğinde şiirler söyleyip halkı etki altına almışlardır. Sagular, savlar, koşuk ve destanlar bu grup aracılığıyla nesilden nesile aktarılmıştır.
Geniş coğrafyada etkileşimin çok yönlü olmaması, göçebe kültürünün yoğun bir şekilde devam ediyor oluşu toplumsal etkinlikleri de sınırlamış yalnızca halk için çok önemli etkiye sahip olan beslenme ve inanç konularında çeşitli etkinlikler yapılagelmesinin önünü açmıştır. Sığır(av töreni), şölen(eğlence), yuğ(taziye, yas) gibi törenler buna örnek gösterilebilir.
Yazılı döneme geçince; ilk sistemli belge niteliği taşıyan, milattan sonra 725 yılından itibaren kaleme alınan göktürk ve 10. Yüzyıl itibariyle çok fazla ürün ortaya koyan uygur ürünleri kabul edilmektedir. Başlangıç aşamasında orhun yazıtlarını müteakiben uygurlar, yerleşik hayata geçip şehirleşmeyi en üst seviyeye çıkartarak etkileşimi hızlandırmış dolayısıyla da yazılı ürün konusunda çok aşama kat etmişlerdir. Bunda maniheizm ve çin etkisi oldukça fazladır. Uygur döneminde devlet idaresini, iyiliğin ve kötülüğün birer temsilcisi olarak kalyanamkara ve papamkara hikayesi, altun yaruk adlı dini belgeler hem dil hem edebi anlayış olarak gelişmişliği net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Söz konusu dönem karanlık bir dönem olması sebebiyle kültür ve edebiyat konusunda bazı ilkler bu dönemde gerçekleşmiştir. İlk şair: aprin çor tigin, ilk yazar: yoluğ tigin, ilk destan: yaratılış destanı…