1. C’ESARET ŞARABI

    Güz yağmurları ıpıl ıpıl yağarken
    Vururken teknik okulun akademik pencerelerine
    Bir kadın öne eğdiği başını kaldırıp
    Dudaklarına kadar dökülen saçlarını üfler
    İşte C’esaret Şarabı böyle başlar
    O gün bu gündür bir adam
    Hücresine tıkılır
    Sözcüklerle dolu kadehini yudumlar
    Bilinir ki Akşamsefası akşam açar
    Bu yüzden ki akşamcılar içmeye akşam başlar
    Zaten ben ne zaman açık havada içsem
    Gökyüzünün altında yani
    Yani sevgiyi ve sevgiliyi dizelerde saklarken
    Yıldızlar büyür ha büyür
    Söyleyen oldu mu hiç
    Beşiktaş senden daha güzel değil
    Şarkılarla pansuman yaparken kendime
    Hiçbir şarkı kulaklarımda ıslık gibi çınlayan sesinden daha güzel değil
    Ve ben ekin ekerken toprağa
    Geçirirken tırnaklarımı toprağın sırtına
    Çukurova’nın öldüren sıcağında yani
    Alnıma akarken Akdeniz’in teri
    İçtiğim hiçbir su dudaklarından daha tatlı değil
    Mal ederken sana güzelliği
    Dünyayı vermek isterken sana
    Bütün kentleri ve köyleri öylece bağışlarken yani
    Tüm kiremitli şirin evleri sana atfederken
    Bu bencilliği yaparken dünyanın diğer kadınlarına
    Dağlara ormanlara ve ovaya
    Hiçbir tekil üçüncü kişilik senden daha özel değil
    Susarken dudaklarındaki tuza Yahya Kemal gibi öptükçe susuzken
    Kanmazken en uzun buseye doymazken
    Bir kuzuyu gözünden gözünden öperken
    Cemal Süreya’nın anlattığı
    Hiçbir gözistan senden daha çoğul değil
    İçerken şarab-ı ledünü elinden
    Dertli’yi anarken soluk divan edebiyatına boylu boyunca uzanmışken
    Ve aşk bünyad edilmişken mimar-ı aşk tarafından
    Ve de tamir kabul etmez viranesiyken ben aşkın
    Zebun olmuşken felek yüzünden birinci Selim
    Şirler de hazır lerzan olurken pençe-i kahrında üstelik
    Hiçbir şems senden daha aydınlık değil
    Yanarak verirken ışığını
    Sırf aydınlık için eritirken kendini
    Gölgelere fırsat verip rezil olmak cüretini bulurken kendinde
    Yanan hiçbir mum parmaklarından daha cesur değil
    Zamanın tekilliğinde yakalanırken kendi girdabıma
    Çökerken gözlerim kendi süpernovasına
    Evrenlerden taç yapıp alnına koyarken bir borçlu gibi
    Kripto dudaklarında çözebileceğim bir tebessüm için soytarılık ederken
    Kelvin dereceyle ölçülen dudaklarında
    Normal şartlar altında geçerken bizim öykümüz
    Bir atmosfer hüzün altında iki yüz yetmiş üç uykusuz derecede yani
    Bir asit bir baza bağlanırken
    Biraz su biraz tuz çıkarken
    Kimyacılar ürün derken buna şairlerse gözyaşı
    Felsefenin esrik dumanını ciğerlerime doldurup
    Burnumdan üflerken kuantum mekaniğinin Kopenhag yorumunu
    Schrödinger’in kedisini kucağımda severken
    Tüm matrislerin özvektörlerini sana çökertmişken
    Dirac notasyonuyla sana yönelirken yani ben
    Hadi diyelim hiçbiri olmadı ya siktir edip ilmi bir kenarda
    Rüyalarım sokulurken müstehcen koynuna
    Ben işte ben aymaz gezinirken böyle hayaller meydanında
    Bilmem anlatabiliyor muyum
    Hiçbir düş senden daha kalabalık değil


    2013 - Obninsk / Rusya
    #251845 spinsiz elektron | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0anket