1928’te hasan el benna tarafından kurulan bir örgüttür. Kurulduğu yıllarda İngiltere kolonisi görünümündeki mısır’ın tam bağımsızlığı için asker içerisinde, siyasette destekçi gören örgüt halk içerisinde de yoğun bir propaganda çalışmasına girmiş, başarılı da olmuştur.
Yeteri kadar güce eriştiğini düşünen askeri kanat içerisinde ihvan çizgisindeki bir grup, İngiltere etkisi altındaki krallığa darbe yaparak ülkeyi tamamen bağımsız hale getirmeye çalışmış aynı zamanda krallıkla yönetilen ülkenin yönetim şeklinin değişmesine de yol açmıştır. Olay sonrasında cumhurbaşkanlığına mısır’ın şimdiki mimarı abdulnasır gelmiştir. Abdulnasır’ın batıyla ilişkileri kopartmadan aynı zamanda sscb ile kurduğu ilişkiler bir tür denge politikası olarak değerlendirilebilir. bu politikayla mısır’ın içerde ve dışarda çok fazla müdahale edilmeden ayakta kalmasını başarmış, abdulnasır’ın takip etiği siyaset halk arasında da bayağı tutulmuştur.
Abdulnasır’ın Görüş olarak batıyı örnek alması başlarda desteğini aldığı ihvan örgütünü rahatsız etmişti. Evet, ihvan da başta bağımsızlık mücadelesiyle hareket etse de uygun ortamın oluşmasıyla islami tarz devlet istekleri açıkça dillendirilmeye başlandı. Bu fikir ayrılığı abdulnasır’a suikast girişimiyle sonuçlandı, ne olduysa bundan sonra oldu zaten. O dönem ihvan örgütü sert müdahalelere uğramış, çoğu üyesi hapse atılmış, sürülmüş ya da idam edilmişti. Bu süreç 1960-1980 arası yaklaşık 20 yıl sürmüş. Bu süreçte oluşan siyasi atmosfer örgüt içerisinde de çok ciddi ayrışmalara yol açmış, ortadoğu’nun tüm ülkelerinde şubeleşen örgüt kolları farklı düşünceler etrafında şekillenmeye başlamıştır. Bunda seyyid kutub’un sert çizgisinin çok büyük etkisi vardır.
1980 sonrasında mısır’daki ana üsse baktığımızda siyasallaşma çabaları devam etmiş, iş daha çok demokratik yollarla çözülmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile seçimlere giren çoğu parti ile çeşitli ittifaklar kurulmuş, kurulan ittifaklarla yaklaşık 20 yıl sürecek güçlü bir muhalefet kurmuştur. 2000’lerde önlenemez bir yükselişe geçen Müslüman kardeşler üyeleri tekrar çeşitli baskılarla meclis dışına itilmiş, parti kapatmaları, tutuklanmalar, hapisler gibi geçmişe benzer durumlar ortaya çıkmıştır.
Yıllar 2011’i gösterdiğinde ise belki çoğumuz hatırlar Müslüman kardeşlerin “biz değiştik” söylemi çok büyük etki yarattı. Sadece arap dünyası değil ülkemizde de Müslüman kardeşlere büyük övgüler yapılıyor televizyonlar arap-ingiliz, Müslüman-hristiyan yan yana göstererek halkın Müslüman kardeşlere teveccühünü ballandıra ballandıra anlatıyordu. Bu hava ülke içi siyasete de yansımış olacak ki yenilenen seçimlerde meclis çoğunluğunu ezici bir oranla yakalayan Müslüman kardeşler bu gücü hemen kullanmak istemiş ve ülke içerisinde sürekli tartışılan bir parti ve yönetim konumuna gelmişti. Tartışılmasına sebep ise islami bir yönetim anlayışı olan Şeriat özlemi gösterilebilir.
Sonrası ise sisi tarafından mursi yönetimindeki Müslüman kardeşler partisinin istifasının istenmesi, darbe süreci ve partinin terör örgütü listesine eklenmesi… darbeye tüm arap devletlerinin destek vermesi ise ülkeden silinmesine yetti.