Dikkat! Öykü denemesi değil direkt olarak bir denemedir.
Yıl olmuş 2021 bilim ve teknoloji dünyasında hala daha duygu ve hisleri anlık olarak karşıdakiinsana aktaracak bir gelişme olmadı. Bir "duygu sayar" ya da "his matik" cihazı yok mesela.
Gündelik hayattaki zorlukları aşmak ve dolayısıyla hayatı kolaylaştırmak amaç edinen bilim dünyası böylesi önemli bir sorunu nasıl es geçer, görmezlikten gelir aklım almıyor.
Hismatik cihazının gerçekten var olduğunu düşünelim. Bu cihaz bir saat gibi giyilebilir olsun ve başka bir his matik kullanıcısı ile konuşulduğu zaman ya da bir metre geçtiğimiz zaman bu cihaz devreye girsin ve dinleyicinin o an ki hislerini karşı tarafa ya da karşılaşılan insana aktarsa! İddia ediyorum ne kalp kırılır, ne sinir harbi yaşanır ne de yalan söylenir. İnsanlığa bundan daha faydalı bir buluş olabilir mi? Bence olamaz. Kalp kırmaya, vicdan azabı çekmeye son! Savaşlar biter savaşlar. Bir düşünün kıtalararası bir Hismatik cihazı olduğunu, bomba düşmesi sonucu evinin enkazını altında kalan çocuğun acısını, babasının kederini, annesinin feryadını hisseden asker o bombayı atabilir mi? O komutan o emri verebilir mi? Eğer az biraz vicdanı varsa veremez diyelim ki verdi, anında intihar eder. Nobel barış ödülünün de tedavülden kaldırılmasına neden olur bu cihaz. Gereksiz bir ödül olur çünkü
Diyelim ki bilim adamları bu sorunu hiç fark etmedi, iç işleri bakanlığı bu sorunu nasıl görmezlikten gelir? Hadi iç işleri bakanlığının görev tanımının bu sorunlarla ilgilenmek yok (bence saçma bir durum) neden "dert ve çile bakanlığı " kurulmuyor? Yüksek mevki ve makam sahiplerinin ve bilim adamlarının hepsi mi dertsiz, tasasız. Aşk acısı çekmezler, kendilerini çok iyi ifade eder, ruhsal buhran düşmez ve utangaç değil mi hiç birisi? Bu sıkıntılar ile ilgilenmediklerine göre değillermiş demek. Belki ben bu durumu çok abartıyorum, bir yandan da merak ediyorum, hem postaları daha hızlı Ve güvenli ulaşmasını sağlamak için hem de o canım atlar dört nala koşarak helak olmasın diye telgrafı icat eden bilim neden aşk acısı çekenleri ve platonikleri, düşünmez? Aşk acısı yüzünden içip içip sarhoş olup bir kaldırımda sızıp kalan, garson kenan'ın bir at kadar değeri yok mu?
Şimdi bir düşününce bilim adamlarına ve namuslu makam sahiplerine fazla yüklendiğimi fark ettim. Onların bu sorunlara çözüm üretmenin engel olanlar, ülkemizin de bir çok alanda geri kalmasına neden olan dış mihraklar olabilir. Zaten bütün ülkeler bir diğeri için dış mihrak olduğu için, bütün ülkeler birbirinin kuyusunu kalmakta. Bir başka ülkenin mutluluk ve refah içerisinde yaşamasını istememekte ve böylece bütün ülkelerde mutsuz insanların sayısı mutlu insanların sayısına göre ezici bir çoğunluk sağlamakta. Sadece aptallar, ilaç şirketleri, alkol şirketleri, sigara şirketleri, uyuşturucu tacirleri ve anı yaşamayı becerebilen üstşn insanlar mutlu bir şekilde yaşamaktadır. Mutlu insanların dünya nüfusuna oranı ise%29.6'dır.
Görünen tek kurtuluş yolu, mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderin ortaya çıkıp bütün mutsuzlar bir araya toplayıp bu düzene karşı toplumun her kademesinde pasif bir savaş verilmesi ve bu savaştan geri dönülmesi. Ben buna inanıyorum bir gün birisi çıkıp " ey bütün dünyanın mutsuzlar, birleşin" diyecek. Kahrolsun kötülük, kahrolsun düşmanlar, Kahrolsun bazı şeyler.
Bende kahrolayım, kendime de kızıyorum. Aklım başıma geldi geleli bir köşede insanların beni fark etmesini bekledim, bekliyorum. Ne vardı sanki bedava dondurma çubuğunun karşılığını vermeyen bakkal Nusret'in kendini beğenmiş ve aynı zamanda vasıfsız oğlu Selçuk gibi olsaydım. Kendimi abartarak anlasaydım, insanların arasına kolayca karışabilseydim, kendimi insanlara gerçekten sevdirebilseydim de benden bıkmasalardı benden. İnsanlar bana işi düştüğü için değilde merak ettikleri için mesaj alsalardı, sevdim kıza açılabilseydim... Selçuk gibi olsaydım, mutlu olurdum, insanlara kızgın ve kırgın olmazdım hele hele bilim adamlarına hiç olmazdım. Bir uyuşturucu bağımlısı gibi ilgi ve alaka bağımlısı olmazdım. Aptal olmak, kendini beğenmiş olmak, hiçbir işi tam bilmemek ve sahte de olsa arkadaşlık kurmak bu kadar zor olmamalıydı. Sorarım size sırf yaşamak için böyle saçma ve anlamsız, gerçeklikle bağı bu kadar kopmuş şeyler yazan birisi mutlu olabilir mi?