ve dudaklarım kuruyordu sürfeler tırnak aramda doğuyordu... ölmüştüm ben su sesi geliyordu karanlık gibiydi sesler vardı ağlıyorlardı lavralar gıdıklıyordu dudaklarımı -ben heyecanlanıyordum çoğaldı sesler
toprak titretiyordu soğukluğunda mırıldanıyordu ölüler... ağaçlar yapraklarıyla eşlik ediyordu unutuyordum kalmış gibiydim ve taze esintilerden sızlıyordu dizlerim, kemirilmiş yanaklarım ve sakallarım ve ölmüştüm ben...
güneşin sesi geliyordu üstelik az önce fısıltılarıyla getirdi sinekler yoruldum, birazdan gidecekti üstüme üşüşenler, ve yine yalnız kalacaktım, alışmışken... bir tanesi deldi sanki gözümü ve suyundan aldı nefesimi tanelerini ilmek ilmek çözdüler tuzluydu onlar için, tatlı bekler gibiydiler -burnuma yöneldiler... ve ölmüştüm ben..