Gençliğinde aşık veysel'le tanışma, ondan feyz alma fırsatını yakalamış şarkıcı.
1969 yılında, söyle sazım'ı okumak isteyen Fikret Kızılok, izin almak üzere gazeteci Arda Uskan'la beraber sivas'ın sivrialan köyüne (Aşık Veysel'in köyü) gelirler. Burada iki gün kalan Kızılok, gitarıyla sazına eşlik ettiği Veysel babaya cebinde yalnız 250 kuruşu olduğunu söyleyince "o parayı al şirketine götür, gazoz parası yapsınlar. ama sen güzel söylüyorsun oğlum. istediğin şarkımı kullanabilirsin" cevabını alır.
Ertesi yıl aşık Veysel'e yalnız gidecek, bu seferki ziyareti kışa rastlayıp yollar karla örtülünce üç ay Aşık Veysel'in evinde kalacaktır. Veysel'in elini almış olmak Fikret Kızılok'un en önemli gurur kaynaklarındandır. Nitekim Aşık Veysel türkülerini okuduğu 45'liği, bir dönem beraber çalıştıkları hatta Belçikalı karısını bile kaptığı barış manço'nun dağlar dağlar'ını geçip altın plak alır.
21 Mart 1973'te Aşık Veysel ölünce Fikret Kızılok "ustam toprak oldu, onun elinin değdiği bu saz da toprak olmalı" diyerek sazını kırar ve diş hekimliğine döner. Müziğe dönüşü ancak 1980'lerde bülent ortaçgil'le beraber açtıkları çekirdek sanat evi'yle olacaktır. Halk edebiyatından beslenmeyi hep sürdüren Kızılok'un koşma tipi sözler yazması da bundan olsa gerek. Hatta bu kalp seni unutur mu eserinde Aşık Veysel'e ümit yaşar oğuzcan'ın yazdığı dostlar seni unutur mu Ağıdından esinlenmişti. (Bu olaylar hakkında birçok galeri yapılmış, genel olarak onlardan aldım bilgileri).
1990'larda geçirdiği rahatsızlıkların ardından kalbine pil takılan ve bodrum'da bir teknede yaşamaya başlayan Fikret Kızılok, 2001 yazında yüksek tansiyon sebebiyle İstanbul'a getirilerek pili yenilense de iyileşememiş ve 21 Eylül 2001'de vefat etmiştir.